Dr. HAKAN HANLI
Uluslararası ve AB Hukuku Uzmanı
AB ve YES For EUROPE Nezdinde TÜGİAD Brüksel Temsilcisi
International and EU Law Specialist Young Businessmen
Association Of Turkey Brussels EU Representative


Yeni Dünya Düzeni: "Avrupa Birliği ve Kurumsal (Toplu) Sosyal Sorumluluk"

1993 yılında güçlü bir Avrupa İş Ağı oluşturulması ile başlayan ve 2000 yılında Avrupa Konseyi Lizbon Zirve Stratejilerinde, şirketlerin hayat boyu öğrenme ve en iyi uygulamaları konusunda bir sorumluluk üstlenmeleri ve bu anlamda toplu sosyal sorumluluğun geliştirilmesi, fırsat eşitliği, sürdürülebilir gelişme konuları işlenerek Avrupa Birliği'nin gündemine "Toplu Sosyal Sorumluluk" kavramı ile dahil edilmiştir.

Bu çerçevede, Avrupalı şirketlerin bir çoğu kurumsal-sosyal sorumlulukları özendirici, sosyal ve çevresel baskılara cevap olabilecek stratejiler geliştirmeğe gayret etmek üzere gündemlerine almış ve değerlendirmeler yapmaktadır. TÜGiAD'in üyesi olduğu YES For EUROPE (Avrupa Genç Girişimciler Konfederasyonu) bünyesinde 2001 yılında değerlendirilen bu konu hakkında tüm YES üyelerinin katkıları ile hazırlanan ortak pozisyon belgesi, ilgili tüm uluslararası ve AB kurum ve kuruluşlarına iletilmiştir. AB yönetmelikler ve yasal mevzuatlarının dışında, şirketlerin sosyal gelişim standartlarına, insan kaynakları hayat kalitesi, çevre koruma ve temel hakların korunması, şeffaf yönetim, tüm hissedarların kalite ve sürdürülebilirlik, hesap verebilirlilik, iş etik kuralları, esneklik ve sorumluluk, çeşitlilik, vb.. uygulamalara yönelik standartlar geliştirilmesi, koymaları sosyal sorumluluğun belkide temelini teşkil etmektedir. Avrupa Birliği'nin kabul ettiği çerçeve dökümanda, şirketlerle yeni bir sosyal diyalog başlatılması ve bir işbirliği içinde, fırsat eşitliği, yönetim değişiklikleri, ulusal ve yerel seviyelerde ekonomi, sağlık ve sosyal boyutun geliştirilmesi ve korunması ile küresel boyutta çevrenin korunması ve temel haklara saygı yeralmaktadır.
Toplu Sosyal Sorumluluk kavramının temel ilkelerini bunlar oluşturmaktadır. Sosyal sorumluluk sadece büyük ölçekli çok-uluslu şirketler tarafından uygulansa da aynı zamanda bu sorumluluk küçük ve orta ölçekli şirketler (KOBi) ve kamu kuruluşlarının da yönelmeleri gereken bir alandır.
AB Dönem Başkanı Belçika'nın evsahipliğinde AB Sosyal İşler Bakanlığı'nın 27-29 Kasım 2001 tarihlerinde düzenlediği, AB I. Sosyal Sorumluluk Konferansı'nda, Avrupa Birliği'nin Toplu Sosyal Sorumluluk kavramına olumlu yaklaştığı ve bunu da AB Lizbon Zirvesi'nde kabul ettiği Yeşil Belge ile ortaya koymustur. Rekabet edici ve dinamik bilgi esaslı bir ekonomi yeni dünya düzeninde sürdürülebilir büyüme, yeni iş imkanları daha iyi sosyal gelişmişlik için gereklidir. Bu çerçevede AB'nin amacı çerçeve dökümanını kabul ettiği Sosyal Sorumluluk içinde hem kendi bölgesinde hem dünyada daha şeffaf yönetim ile yaşanmış deneyimlerin paylaşıldığı yenilikçi uygulamaların özendirilerek, refah yaratılması öngörülmektedir.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk- Şirketler : "Verimlilik Ve Rekabet"
Kurumsal Sosyal Sorumluluk daha temiz bir çevre ve toplum için şirketlerin gönüllü olarak katkılarını koydukları bir kavram olup, kalite ya da çevre yönetim sistemleri ile gönüllülük bağlamında benzerlik gösterir. Dünya'daki yaklaşımlara bakıldığında da gelecek yıllarda Sosyal Sorumluluğun ISO (Uluslararası Standart Örgütü) bünyesinde, bir standart ile küresel dünyamızda şirketlerin kullanımına sunulması kaçınılmaz olacaktır.
Sosyal Sorumluluk, Avrupa'da ortak değerlerin temel haklar kısmına da adapte edilerek, Avrupalı şirketlerin sosyal sorumluluklarını tanımaları ve daha net olarak bu kimliğin bir parçası olduklarını düşünmelerini duyarlı kılmayı hedeflemektedir. Bu kimlik ve sorumluluk, çalışanlardan başlayarak tüm hissedarlar ve ortaklara yansıyarak işin başarısını olumlu yönde etkileyecektir.
Elbetteki, bu gelişmeler aslında Avrupalı vatandaşların ve hissedarların değişen dünya düzeninde şirketlerin önemli rolü olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Avrupa Konseyi Göteburg toplantısında kabul edilen Avrupa'nın "Sürdürülebilir Gelişim Stratejileri" doğrudan bir mesaj niteliğindedir. Böylelikle uzun dönemde ekonomik büyüme, sosyal gelişmişlik ve çevre korunması elden ele aktarılacak bir sürecin parçasıdır. Sosyal sorumluluğun ivme kazanmasında pek çok etkin faktör yeralmaktadır. Bunlar içinde; yeni düşünceler ve beklentiler ile yerel idareler ve yatırımcıların, vatandaşların küreselleşme içindeki konumları, beklentileri ve büyük ölçekli değişimler sayılabilir. Ayrıca, tüketici ve yatırımcıların kurumsal ya da birey olarak yatırım kararlarında giderek sosyal kriterlerin öneminin artması, ekonomik faaliyetlerin giderek çevreye zarar verir duruma gelmesi karşında artan kuşkular, iş faaliyetlerindeki şeffaflığın teknolojik imkanlarla herkese yansıma ihtiyacı da yeralmaktadır. Sosyal Sorumluluğun tanımında, şirketlerin sosyal ve çevre ile ilgili kaygıların iş operasyonu içindeki doğrudan ve dolaylı tüm hissedarların gönüllü olarak yönetime entegrasyonudur.
Sosyal sorumlu olmak, sadece hukuki mevzuatlar açısından tüm gerekliliklerin yerine getirilmesi anlamını doğurmamaktadır. Çevre sorumlu teknolojiler kullanılan yatırım deneyimlerinde, yasal sorumlulukların yerine getiriliyor olmasının yanısıra, rekabet gücünü artırıcı bir kuvvet oluşmaktadır.
Sosyal alan, eğitim, çalışma koşulları, işveren-işçi ilişkileri doğrudan üretim üzerinde etkili olmaktadır. Bu süreç, verimlililiği de olumlu yönde etkileyecektir. Rekabetin artırılması konusundaki, bu yeni yönetim şekli aynı zamanda rekabeti artırıcı bir gücü de bünyesinde taşımaktadır.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk , yasal mevzuat ile yer değiştirilebilen bir kavram değildir.
Çevre ve sosyal haklar konusunda mevzuatı olmayan ülkelerde, amaç düzenli yönetmelik ve hukuki mevzuatın oluşturulması ve sonrasında; Sosyal Sorumluluk uygulamalarının sağlanmasıdır.
Örneğin, finans kuruluşların, sosyal ve çevre ile ilgili kontrol listeleri kullanmaları ve bir değerlendirme yapmaları şirketlerin yatırımları üzerinde etkili olabilmektedir. Keza, NYSE /Dow Jones Sustainable Endeksi 1993'den beri %180 büyüyerek, Dow Jones Global Endeksinin %125 büyümesi ile birbirleri ile rekabet eder hale gelmiştir.
Bunun gibi daha iyi ölçüm kriterlerinin oluşturulması toplu sosyal sorumluluğun işin verimliliğine olumlu etki ve katkısı olacağı doğaldır. Avrupa Birliği genel çerçeve ve özellikle VI. Çerçeve programlarında yer alan, araştırma ve geliştirmelere (AR-GE) açık olup, yeni teknolojileri bu anlamda kullanmayı da özendirmeyi öngörmektedir.
Türkiye'deki şirketlerin, Avrupa Birliği süreçlerini takip ederlerken, TÜGiAD/YES For EUROPE bünyesinde olduğu gibi bu konuyu programlarına almaları ve Kurumsal Sosyal Sorumlu projeleri desteklemeleri, aynı zamanda kendi toplumları ve şirketlerinin uzun dönemli rekabet güçleri üzerinde önemli bir etki ve katkı sağlayabilecek nitelikte olacağının değerlendirilmesi gereklidir.

Dr. HAKAN HANLI: "CORPORATE SOCIAL RESPONSIBILITY-CSR"

I. Introduction
Corporate Social Responsibility is the concept that an enterprise is accountable for its impact on all relevant stakeholders. It is the continuing commitment by business to behave fairly and responsibly and contribute to economic development while improving the quality of life of the work force and their families as well as of the local community and society at large. By expressing their Social Responsibility, companies are affirming their role in social and territorial cohesion, quality and environment. Through production, employment relations, and their investments, companies are able to influence employment, the quality of jobs and the quality of industrial relations, including respecting fundamental rights, equal opportunities, non-discrimination, the quality of goods and services, health and the environment. Ultimately CSR can only be taken on by the firms themselves. However, it can also pose challenges to policy makers to develop or adapt policies and legislation, in order that they may support and promote the awareness of the business case for CSR. Social partners also play a crucial part in the wider implementation of CSR. Any company strategy towards CSR based on an integrated and balanced approach to economic, social and environmental factors requires innovative thinking and thus new skills and closer involvement of the social partners.

II. European Commission Green Paper on the Corporate Social Responsibility
The EC CSR paper, intended as a launch pad for debate, takes up the "triple bottom line" concept, whereby companies voluntarily take on board social and environmental concerns besides their economic ones. In line with the Commission's proposal for a Sustainable Development Strategy for Europe, recently endorsed by the Gothenburg European Council. The paper argues that all three elements can dovetail to create more productive and profitable business. Announcing its publication, Commissioners Diamantopoulou and Liikanen said, "More and more firms are realising the link between profitability and best ethical and environmental practice.
Conscientious firms not only attract and retain the best workers, they can also get ahead in the technology game, vital for that all-important competitive edge." The paper is a direct contribution to the goal, backed by EU leaders at the March 2000 Lisbon European Council, of making the EU "the most competitive and dynamic knowledge-based economy in the world, capable of sustainable economic growth with more and better jobs and greater social cohesion." Part of this challenge lies in combining business profitability with the twin concepts of sustainability and accountability. It is also about striking the appropriate balance between flexibility and responsibility in creating a business-friendly environment.

III. Corporate Social Responsibility within Firms
Recent high-profile announcements of large-scale redundancies have put the spotlight on the way firms interact with their employees in such situations, and management of change is one of the key aspects of corporate social responsibility. The year 2000 saw a high incidence of restructuring, with more mergers and acquisitions than ever before. Studies show, however, that few restructuring operations achieve their goal of reducing costs, increasing productivity and improving quality and customer service as they are often carried out in a way which damages the morale, creativity and productivity of employees. Responsible downsizing, the paper argues, means to seek the involvement and participation of those affected through open information and consultation and should include a plan to safeguard employees' rights and enable them to undergo vocational retraining where necessary.
More generally, the debate on corporate social responsibility takes place in the wider framework of the Commission's proposal for a European strategy on sustainable development, broadly endorsed at the Gothenburg Summit in June 2001. The strategy's basic message is that long-term economic growth, social cohesion and environmental protection must go hand in hand. This has numerous implications for companies' relations with their employees. Socially responsible (i.e. sustainable or vis-à-vis the society in general), human resource management involves a commitment to aspects such as life-long learning, health and safety, a better balance between work, family and leisure, greater workforce diversity, gender-blind pay and career prospects, profit-sharing and share ownership schemes. These practices can have a direct impact on profits through increased productivity, lower staff turnover, greater amenability to change, more innovation, and better, more reliable output. Indeed, a major thread throughout the paper is that companies often have an interest in going beyond minimum legal prescriptions in their relations with their stakeholders. Peer respect and a good name as employer and firm are highly marketable assets.

IV. Corporate Social Responsibility and Society at large
Corporate social responsibility is also about the relationships companies choose to have beyond their premises; locally, nationally ; European and World-wide. Good relations with their local setting are important for companies : they recruit most of their staff from the local labour markets and for most companies the local market is also their main market. Companies profit from an ability to accumulate social capital, which means to develop networks around them and to create links to other businesses. Large companies increasingly use these relations to support the integration of their affiliates into the various markets in which they operate. For example, they can promote this integration by coaching start-ups and SMEs or by taking minority stakes in such companies, so-called "corporate venturing". In particular at local level there is a strong tradition of social responsibility by small and medium-sized enterprises. Where consumers are concerned, companies are expected to provide products efficiently and ethically. Those which focus on building lasting relationships with customers and seek to provide products or services of superior quality can expect to be more profitable.
Corporate social responsibility also has a strong international dimension. One reason why is that companies' supply chains are increasingly global. An growing number of firms are adopting codes of conduct covering working conditions, human rights and environmental aspects, especially in their dealings with subcontractors and suppliers. They do so not only to assume their corporate social responsibility but also to improve their corporate image and reduce the risk of adverse consumer reaction.
Part of this involves adherence to the relevant International Labour Organization (ILO) and Organization for the Economic Co-operation and Development (OECD) guidelines. The EC Green Paper also makes clear, however, that codes of conduct do not substitute for national and international laws, but can complement them. In addition, their effectiveness depends on proper implementation, which in turn requires greater transparency, improved monitoring and measures to assist companies in voluntary adoption.

V. Conclusion
A successful commitment to corporate social responsibility means instilling it fully in business culture - from planning, implementation and staff policy to day-to-day decision-making - and being seen to do so. Although many multinational companies do already publish corporate social responsibility reports on environmental or health and safety issues, less attention is paid to areas such as human resource management, staff consultation, child labour and human rights. The EC CSR paper therefore advocates for greater consensus on the type of information companies should be ready to disclose and for more comprehensive coverage in social accounting, reporting and auditing. The CSR paper mentions ethical labelling as another all-round development whose effectiveness needs to be exploited. As a response to rising consumer demand for corporate social responsibility, a growing number of these labels have originated from either individual manufacturers or industries, NGOs and governments, with guarantees relating to, say, sourcing or labour standards. In order to extend their use beyond niche products, it is necessary to make them more effective with mechanisms introduced to verify their ethical claims. Likewise, socially responsible investing (SRI), in which funds are directed to firms which comply with specific social criteria and away from others which do not, has seen a strong surge in popularity and is potentially a powerful tool for promoting Corporate Social Responsibility. If it is to prove more useful, however, investors would need to have a clearer picture which more standardised social reporting could bring and the paper calls for greater harmonisation of evaluation tools for SRI.




# # # # # # # #