|
|
MAVİ YOL
Dr. CAN FUAT GÜRLESEL
TÜRKİYE İÇİN YAKIN GELECEK;
ÇOK TARAFLI TÜRKİYE
Türkiye için Yakın Gelecek on yıllık bir süreçtir. On yıl, global, çok taraflı yeni dengenin oluşması sürecidir. Türkiye bu dönem içinde kendini "Çok Taraflı Türkiye" olarak konumlandırmalıdır.
Türkiye'nin Çok Taraflı Denge karşısında konumlandırılması yapılırken öncelikle Türkiye'nin stratejik konumuna ilişkin değerlendirmeler yapılmalıdır.
11 Eylül saldırısı sonrasında global jeopolitik açıdan yaşanan evrim büyük bir hızla devam etmektedir. Bu jeopolitik evrimle beraber, genelde Avrasya'ya, özelde Türkiye'ye yönelik olmak üzere yoğun bir siyasi, ekonomik ve askeri ilişki girişimleri başlamıştır.Türkiye yer aldığı Pasifik Ekseni açısından bir merkez ülke olarak, hem Yakın Doğu - Orta Asya ile beraber Güney Asya, hem de Avrupa Birliği ve Rusya ile ikili ve bölgesel olarak, askeri ve savunma, ekonomik ve siyasi, sosyal ve kültürel işbirliğini geliştirmek ve yeni ortaklık platformları oluşturmak zorundadır. Bu zorunluluk yeni coğrafi tablonun bir sonucu olmakla beraber aynı zamanda Avrasya'da güçlü oyuncu olabilmenin bir gereğidir. Bu durum özellikle ABD ile birlikte yürütülen Stratejik Ortaklık ilişkisini dengelemek açısından önem arz etmektedir.
Çok taraflı yeni dengenin yarattığı ve bölgesel güvenlik ekolojisini değişime zorlayan dış faktörler Türkiye'nin global konumlamasını da değişime yönlendirmektedir. Türkiye'nin çok taraflı yeni denge açısından dış politik ve güvenlik projeksiyonunu tanımlamak global konumlanma açısında daha açıklayıcı olacaktır. Çok taraflı yeni dengeyi oluşturan ana aks ülkeler olan ABD, AB, Çin, Rusya Federasyonu, Japonya ve diğer uluslararası örgütler ile ilişkiler dört temel politik başlık altında toparlanmaktadır. Bunlar entegrasyon ilişkisi, stratejik ortaklık ve stratejik ilişki, ekonomik ve ticari yakınlaşma ilişkisi ve global ortaklık ilişkisidir.
Entegrasyon İlişkisi: Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri olarak entegrasyon hedefi içerisinde olduğu ana aks Avrupa Birliği'dir. Türkiye'nin global konumlanması açısından Avrupa Birliği ile aktif bir ilişkisi olması kaçınılmazdır. Bununla birlikte Türkiye ve Avrupa Birliği arasında entegrasyonu gerekli kılan unsurlar ve karşılıklı zorlayan kısıtlar bulunmaktadır ve aktif ilişkisinin ismi henüz netleşmemiştir ve bu ilişki stratejik ortaklıklarına göre şekillenecektir.
Stratejik Ortaklık Politikası ve Stratejik İlişki: Çok taraflı dengenin ana akslarından Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasındaki ilişki biçimi Stratejik Ortaklık ilişkisidir. Bunu dışında bir alt seviyede olan stratejik ilişki biçimi de ana aks dışında olup eksen açısından önemli olan İsrail ile bulunmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenlik anlayışını "Avro-Atlantik Perspektifi"nden "Pasifik Perspektifi"ne yöneltmesiyle birlikte çok taraflı denge açısından yeni güvenlik yaklaşımı ortaya çıkmaktadır. ABD'nin oluşturmaya çalıştığı yeni global güvenlik ekolojisi çerçevesinde, Türkiye'nin yeni jeopolitik konfigürasyonu "ABD'nin Merkezi Avrasya için Kuşatma Stratejisi" ülkelerinden biri olarak ayrı bir önem ve misyon kazanmıştır. Bu anlamda daha esnek hareket edebilme yeteneğine ve global demokratik ve ekonomik değerleri bölgesel alana ihraç edebilme yeteneğine sahip bir misyona ihtiyaç duyulmaktadır. Bu misyon için gerekli vizyon ve yapısal dönüşüm süreci, Türkiye için yapısal değişimleri ve diğer bölgesel değişkenleri yeni global dengeye uyumlu hale gelecek bir yapı için harekete geçirtmiştir.
Ekonomik ve Ticari Yakınlaşma İlişkisi: Çok taraflı yeni denge kapsamında yer alan ana aks ülkelerden Rusya Federasyonu, Çin ve Japonya ile Türkiye arasındaki ilişki ekonomik ve ticari yakınlaşma biçiminde gelişmektedir. Ekonomik ve ticari ilişkinin dışında ülkeler ile askeri açıdan düşük seviyeli yeni ilişkiler de gelişmektedir.
Global Ortaklık İlişkisi; Çok taraflı yeni dengenin ana aks ülkeleri dışında kalan uluslararası kurumlarla ilişkiler Türkiye'nin global konumlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu ilişki biçimi global ortaklıklar politikası olarak şekillenmektedir. Global Ortaklık Politikası çerçevesi içersinde yeralan kurumlar Birleşmiş Milletler (BM), NATO, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), G-20 Örgütü ve Ekonomik Kalkınma Örgütü, Güvenlik ve işbirliği Örgütü (AGİT) ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'dür (KEİK).
Bu ilişkiler çerçevesinde ekonomik açıdan Çok Taraflı Türkiye öngörüsü; bölgesel bir ekonomik ve ticari merkez ülkeyi, piyasa ekonomisi modelinin ihracını, bölgede istikrar unsuru olacak ve sosyal refah ve beşeri gelişmişlik seviyesini bölgesinde destekleyecek bir ekonomik istikrarı içermektedir.
Dr. CAN FUAT GÜRLESEL : "THE NEAR FUTURE OF TURKEY; A
MULTILATERAL
TURKEY"
Turkey should position itself as a multilateral country in the future and should create new partnership platforms improving its military, economic, political, social and cultural cooperation with the Near East, Central Asia, South Asia, the EU and Russia. The main axes constituting this new multilateral balance are the US, the EU, China, the Russian Federation, Japan and the other international organizations and relations with them come under four main pillars: The integration relation: The main axis that Turkey targets for political, economic, social and military integration is the European Union. The strategic partnership policy and the strategic relation: The US is trying to create a new global security ecology and within this framework, a mission that has the capability of acting flexibly and of transferring the global democratic and economic values to the region is needed. Turkey has already mobilized its efforts to be able to assume this role. Economic and commercial convergence relation: The relations with the Russian Federation, China and Japan -who are among the main axis countries for Turkey within the scope of the new multilateral balance- proceed in the direction of an economic and commercial convergence. The global partnership relation: The global partnership policy involves relations with the United Nations (UN), NATO, the Organization for Islamic Conference (OIC), the G-20 Organization and the Economic Development Organization, Organization for Security and Cooperation (OSCE) and the Organization of the Black Sea Economic Cooperation.
|
|