|
|
GENÇ DÜŞÜNCE: AYŞEN LAÇİNEL
Eğitimci-Yazar
YAŞASIN DÜŞMANLARIM
Başlığa bakıp, şaşırdınız mı? Yoksa çok yakın mı geldi bu söylem? Ben yıllardır böyle düşünüyor böyle yaşıyorum. Biri beni kıskandı mı, kötülük yapmaya mı çalışıyor, hımm demek ki iyi gidiyorum.
Devam, hem de hiç durmadan aynen devam çalışmaya mücadeleye diyorum.
Başarı takım işidir o takımdaki insanların doğru yerde olmaları görev tanımlamalarının yetki ve sorumluluklarının net yapılmış olması şarttır.
Algılama farklılıklarına yol açabilecek söylemler tehlikelidir.
Kurum sahibinin yani patronun da vizyonda , vizyona gidilecek stratejide aynı akılda olması gereklidir.
Eski bir kurumsa söz konusu olan ve şimdiden sonrası için ayakta kalabilmesi için mevcut yapılanma yetersiz görülmüşse kurumlaşamamasından, keyfi yanlış uygulamalardan müşteri kaybetmiş ve bunu görüp yeni yönetici yeni anlayış istemişse;
bir kere bu isteğinde samimi olmalıdır başarı için.
Belki önce kendi değişmelidir patronun .
Aman efendim sepet efendimcilerle buraya kadar gelebileceğini, yağcılarının, hizipçilerin belki sadece patronun kendini iyi hissetmesine yeteceğini ama uzun vadede bu yağcı yalancı ve daima haklısınız diyenlerin en büyük üzüntüyü yaşatacağını görmelidir kurum sahipleri.
Bu KİFAYETSİZ MUHTERİSLERi yaratan da ne yazık ki onları dinleyen Patrondur.
Bu kifayetsiz muhterisler yalanla dolanla günlük ufak hesaplarla şimdiye kadar pek çok eğitimli, dürüst gençlerin de ayağını kaydırmıştır.
Hatta deneyimli yenilikçi olup kuruma yeni gelen yöneticilere de 'burada bir şey yapılamaz bu kafadaki adamlarla' dedirterek kaçırmışlardır.
Tıpkı Türkiye siyasi arenasından elini çekmeyen diğer kifayetsiz muhterisler gibi.
Hep yazıyor çiziyoruz yeter artık bin yıllık anlayış bin yıllık siyaset diye.
Ve tam yeni, genç eğitimli bir aday geldiğinde mevcut sistemdekilerin türlü entrikalarla geleni geldiğine pişman ettiğini görmüyor muyuz?
İşte tam bu noktada ben ne kadar üzülsem de bu çarıklı erkanının ayak oyunlarını yalan dolan iftiralarını ne kadar anlamasam da YAŞASIN DÜŞMANLARIM demeliyiz diyorum.
İşini iyi yapana yaptığı işin sorumluluğunu alana, adaletli olana her yerde iş var.
NE İŞİMİ; BAŞARIMI NE DE ÜLKEMİN KADERİNİ BU KİFAYETSİZ MUHTERİSLERE BIRAKIRIM!
BUNU YAPABİLMEM İÇİN TEK ŞART VAR:
PATRONUM DA KİFAYETSİZ MUHTERİS OLMAMALI.
ÜLKENİN PATRONU MİLLETTİR:
MİLLETİN BİZLERİN YANİ YALANA HAİNLİĞE İMKAN TANIMAMASI GEREKLİDİR
İt ürür kervan yürür lafı geldi nedense aklıma.
Sizce neden?
EKRAN
Tek kanallı günlerden çok kanallı bir döneme geçmek. Bu geçiş yıllarını ilk gençlikte yaşamak ve ekranın büyüsünden belki de televizyoncu olmak istemek.
Televizyondan milyonlara seslenebilmek bildiklerini aktarmak, merak edilenleri sormak ve yaşamda katma değer yaratmaktı amacım.
Emek vermenin gereğini, çalışmanın değerini ve sabrın öğretisini taşımak ekrana....
İşte ilk zamanlar televizyon programcısı olma amacımın şimdi araç olduğunu görüyorum.
Gazete ve dergilerdeki yazılarım, okul müdürlüğüm ve milyonlarla buluştuğum ekran, her biri amaca giden yoldaki araçlar.
Her birimizin dünyaya geliş sebebi var. İlgi ve yeteneklerimizi meslek seçimimize yansıttığımızda bütünün doğru parçası da oluyoruz.
Yaşadığımız ülke gerçeklerini görmek gösterebilmek, kaliteli bir yaşam gerekliliğini sağlamak için öğrenmeye devam etmek, başa ne gelirse gelsin yılmamak ve enine boyuna görebilmek olayları...Sonra da bir yol bulmak yoksa da yol açmak için ekran, yazılar bir araç.
Peki ya diyecek bir sözü olmayanlar ? Ne diyeceğini bilmeyenler ? Kendilerini ne denirse onu söyleyen onu yazanlar?
İşte o zaman bu etkili araçlar yine milyonlara ulaşıyor. Ama bu sefer birilerinin pazarlamasını yapmak rant sağlamak amacı güdülüyor. Kiminde güzelim Türkçemiz yerlerde sürünüyor...
Televizyon okul değil elbette ama Türkçe'nin doğru ve güzel konuşulması gereken bir ortam.
Ekran şüphesiz göze hitap ediyor akla seslendiğiyse ne yazık ki bazen unutuluyor.
Güzel,akıllı,tarafsız programcılarımız da var.
Bizler, ülkemizin insanları güzeli, kaliteliyi hak ediyoruz.
Keyifli,dolu dolu akıllı programlar hayatın her alanında olmalı.
Seçim sizin, seçim bizim.
Her seçim bir vazgeçişse eğer seçimlerimize dikkat edelim katma değer yaratalım diyorum.
YOLA ÇIKMAK
Karınca Mekke'ye gitmek için yola çıkmaya karar vermiş.
Arkadaşları 'deli misin çok uzun yol, ölürsün' deyince karınca, 'ölürüm' demiş.
Yola çıkmış e tabii yol uzun, yorulmuş bir süre sonra.
Bir ağaç gölgesinde mola vermiş uyuya kalmış.
Uyandığında bir de bakmış ki Mekke'de.
Meğer ağaç gölgesinde dinlenen bir devenin hörgücünde uyumuş karınca.
Masalları çok severim. Anektotları da
Ne hoş değil mi? Karar vermek ve ölümü bile göze almak. Sonuca ulaşmak için yola çıkmak önemli. Hayat çabalarda anlam buluyor. Yola çıktığımızda birşeyler sebep oluyor ve zorluklar aşılıyor galiba.
Üyesi olduğum Arı Hareketi'nde dört yıl evvel yönetim kurulunda Eğitim Komitesi Koordinatörüydüm. Arkadaşlarımla Politikaya Hazırlık Eğitim Seminerlerini planlamıştık.
Deneyimli politikacılarımızdan biri Sayın Necmettin KARADUMAN konuşmacıydı yanılmıyorsam. 'İyilerin görevi, kötülerin kötülük yapmasına engel olmaktır' dedi.
Ben kimseye haksızlık yapmam kendi işime bakarım etliye sütlüye karışmam ne iyilik ne kötülük yaparım diyenlerdenseniz gerçekten iyi misiniz? Bir düşünün.
Her ne kadar zaman zaman 'benim bu aleme aklım ermiyor'da desek bir yola çıkmışız bir kere. Vazgeçmek var mı?
Cepheler değişse de devam mücadeleye.
Bazen umursamaz olabilmeyi istiyorum. Bakıyorum aman bana ne böyle gelmiş böyle gider diyenler, ne denirse onu yapanlar hakikaten de öyle gelip öyle gidiyorlar.
Bu saatten sonra bizlerin olup bitenlere boşvermesi. Aman efendim sepet efendim deyip günü kurtarmak ve göz göre göre uçuruma yollamak etraftakileri ve sorumlulukları başkalarına atmak mümkün değil tabii.
E ne yapalım insanız. Biz de yorulabiliyoruz galiba.
Yoruldum bu bir itiraf. Hizipçilerle, iftiracı yalancı kifayetsiz muhterislerle uğraşmaktan yoruldum. İyi insan olmaya çalışıyoruz ya yorulsak ta devam.
Bana gelen bir mail'i paylaşmak istiyorum. Hoşuma gitti. Bakalım beğenecek misiniz?
'Bilmelisin ki...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında
Çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da.
Bilmelisin ki...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok.
Ne tür deneyimler yaşadığınızla ilgisi var.
Bilmelisin ki ...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki...
bazen başkalarını affetmek yetmiyor .
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir,
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki...
Her problem kendi içinde fırsat saklar
Ve problem fırsatın yanında cüce kalır.'
İşte böyle.......
Bilmeliyiz de o kadar kolay olmuyor. Yaşadıkça öğreniyoruz biliyoruz. Allahtan aynı dersi iki kere almamız gerekmiyor.
Ne istediğimizi ve ne istemediğimizi biliyoruz.
|
|