|
|
ENGİN AKÇAKOCA
BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) Başkanı Head of BSRB (Banking Regulatory and Supervisory Board)
Bankaların İstikrarlı Bir Ortama ihyitacı Var
21 Mart 2002 tarihinde TÜGİAD Ankara Şubesi'nce düzenlenen Perşembe toplantısında BDDK Başkanı Engin AKÇAKOCA, "Bankacılık Yeniden Düzenleme Yasası" hakkında TÜGİAD üyelerine görüşlerini aktardı.
Amaçlarının; risklerinin ne olduğunu görebilen ve yönetebilen, tedbir alabilen, uluslararası normlarda bilançosu olan ve bu bilançoyu yönetebilen, profesyonel çalışanları olan, şeffaf ve dünya çapında rekabet edebilen bankacılık sistemi oluşturmak olduğunu açıklayan AKÇAKOCA; sistemdeki sorunun 2-3 yıl öncesine dayanmadığını, son 50 yılın birikimi ile bugünlere gelindiğini söyledi.
"Mevduatların sermaye olarak kullanılması, bankaların bu sermayeleri kendi iştiraklerinde kullanmaları, kamu açıklarının artması, açıkların kapatılması için hesapsız faiz oranlarının uygulanması, bir sürü özel bankanın kurulması, plansız ve hesapsız yatırımların yapılması, ufak sorunları bir buzdağı haline getirdi ve bugünkü sektör sorunu haline geldi" diyen AKÇAKOCA, bu konunun siyasetin içinde çözülecek bir sorun olmadığını, uzman kişilere, özel bir oluşuma geç de olsa devredilerek doğru olanın yapıldığını ifade etti.
Ziraat Bankası yetkililerinin geçen yıl her gün 14 katrilyonluk borç para bulmak zorunda kaldıklarını belirten AKÇAKOCA, böyle bir zorunluluk içinde faiz hesaplarının sağlıklı yapılabilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Bankacılık sektörünün 2000 ve 2001 yıllarında hem faiz hem de kur tokadı yediğini, kamu bankalarının dersini aldığını ve muhasebesini sağlıklı tutmaya başladığını, ancak, özel bankalara bakıldığında durumun değişmediğinin görüldüğünü ifade eden AKÇAKOCA, kredi karşılık oranlarının düşük olmasının, özel bankalarda bu sorunun devam ettiğine dair bir işaret olduğunu vurguladı.
BDDK Başkanı Akçakoca yasanın getirdiklerini konusunda ise: "Bankalarımız 31.12 itibariyle en şeffaf şekli ile kar-zarar durumlarını, bilançolarını ve zarar karşılıklarını göstermek mecburiyetindeler. Eğer çıkan sonuca göre, beklenilenin veya tahmin edilenin üzerinde bir zarar durumu söz konusu ise bankanın ortakları tarafından bu karşılık konacak, karşılamayan kısmına katılabileceğimiz oranda biz katılacağız ve sonuçta öz sermaye muhakkak asgari seviyede tutulacak. "
"Zarar karşılıkları çıkartıldıktan sonra, öz sermayesi (-) seviyede olan bankaların ortakları bunu (+) seviyelere çıkartamıyorsa; dikkat ediniz (0) seviyesi demiyorum, en az % 2,5 olacak ki bir % 2,5 da biz koyacağız ve asgari oran olan % 5 seviyesine çekeceğiz. Eskiden bunu yapamayan bankalar direkt olarak fona alınıyordu. Ancak şimdi % 2,5'u sağlayan bankalar, devletin de %2,5 koyması ile fona ortak ediliyor, fon yetkilisi yönetime atanıyor, geri alma opsiyonu da konarak banka faaliyetlerine devam ediyor."
AKÇAKOCA, öz sermayesi yüzde 5'i bulan bankalara ayrıca yüzde 4 oranında "katkı sermayesi" adı altında destek verileceğini ve bunun da taksitlendirileceğini, Eylül sonu itibariyle %1'lik orana sahip olan bankaların bu olanaklardan yararlanacaklarını, bankanın öz sermayesinin, bankanın kendi iştiraklerine ne aktif olarak ne de pasif olarak kullandırılmasına da mevzuat gereği izin verilmeyeceğini vurguladı.
"Bankacılık sektörünün, reel sektör ile tekrar diyalog haline girebilmesi için, muhakkak sermayelendirilmesi gerekiyor,bankalarında ekonomiye güven duymaya ve istikrarlı bir ortama ihtiyaç var" diyen AKÇAKOCA, vatandaşın artık mevduatını ya çok kısa vadeli hesaplarda, yastık altında döviz olarak tuttuğunu, Türkiye'nin İsviçre'de 55 ila 65 milyar $ arasında mevduatı olduğunu ve bu oranla Brezilya'dan sonra ikinci olduğumuzu, üstelik bir 10 -15 milyar dolarında Türkiye'de yastık altında olduğunu söyledi.
Bütün bankaların yurt dışındaki şube, temsilcilik vb organizasyonlarının ilk kez geçen sene yerinde denetlendiğini anlatan AKÇAKOCA, "BDDK bankaları kurtaracak, sistemi düzeltecek, canlanan bankalar da reel sektöre gülecek ve ekonomi canlanacak" beklenti ve anlayışının yanlış olduğunu vurguladı.
"BDDK, görünen tablonun ve sistemin sadece bir parçasdır, sadece BDDK'nın alacağı önlemler ile düzelme beklenmemelidir. Reform yaratacak enflasyon muhasebesinin yapılması, vergi uygulamalarının düzeltilmesi, yabancı sermayede yaşanan sorunlar, piyasadaki güvensizlik, yeniden yatırıma girme ve istihdam yaratma vb konular ilgili birimlerin sorumluluğu altındadır. Ekonomiyi ve reel sektörü etkileyen bu ve benzeri faktörlerin hepsi farklı farklıdır. BDDK da bütünüyle görünen bu resmin bir parçasıdır. Ekonomiyi ve reel sektörü etkileyen tüm bu taşların yerine bir bütünlük içinde oturmasıyla piyasalar canlanır ve güven ortamı yeniden doğar" diyen AKÇAKOCA, "Türkiye'nin öz kaynağı yurt dışındadır. Türkiye'de krediler ile iş döndürülmeye çalışılıyor, bu çarpıklığın bir an önce düzeltilmesi gerekiyor" diyerek sözlerine son verdi.
ENGİN AKÇAKOCA: "BANKS ARE IN NEED OF A STABLE
ENVIRONMENT"
The Head of BSRB (Banking Supervisory and Regulatory Board) Engin AKÇAKOCA commented on the new law on banking regulations stating that the current banking reform is trying to create a transparent and internationally competitive banking system that can foresee the risks it takes and that can manage those risks. AKÇAKOCA said that the problem with the banking system in Turkey was not an issue to be left to the political will only for it did require the formation of a body of experts. Commenting further on the new banking law, AKÇAKOCA went on to say: "As of Dec. 31st, our banks will be liable to produce their profit & loss statements, balance sheets and their provisions for loss in the most transparent way. In case the results indicate a loss that is more than the expected or projected level, the partners of the bank will provide the relevant provisions for the loss. For that part of the loss that cannot be covered with these provisions, we will be contributing to make sure equities are absolutely held at a minimum level." AKÇAKOCA also stated the fact that BSRB should not be seen as the sole solution to the economic problems in the country adding that the board is in fact only a part of the big picture where reforms in areas other than banking are also needed to rehabilitate the economy in general, thus providing a stable environment for banks.
|
|