SOROS VE TÜRKİYE Yazar - Ekonomist, Türkiye Dünyanın 17. Büyük Ekonomisi George SOROS 'Ekonomik Vatandaşlık' kavramının en önemli üyelerinden birisi. SOROS gibi 'Ekonomik Vatandaşların' aldığı kararların her gün Türkiye ekonomisinde yarattığı etki, bizim gibi sıradan Türk vatandaşlarının çok ötesinde... konu 'Ekonomik Vatandaşlık'. Globalleşmeyle birlikte, gelişen bu kavrama göre, mali piyasalarda görev alan yönetici kişilerin hükümetler ve karar alıcılar üzerindeki etkileri hızla artmaya başlamış durumda. Normal vatandaşlar 4-5 yılda bir sandık başına giderek, hükümetlerle ilgili karar alma hakkına sahiplerken, bu 'Ekonomik Vatandaşlar' hemen hemen her gün aldıkları kararlarla hükümetler ve piyasalar üzerinde etkin rol oynuyorlar. Bu 'Ekonomik Vatandaşların' görüşleri etkin olurken, işaret ettikleri bölgeler sermaye akımına uğruyor. SOROS, "Dünyada Türkiye'ye en çok benzeyen ülke hangisidirş" sorusuna da "Böyle bir ülke yok. Türkiye'nin benzeri yok, Türkiye bir anlamda eşi benzeri olmayan bir ülkedir" yanıtını veriyor. SOROS, kendi görüşünü şöyle özetliyor: "Ben serbest piyasalara ve demokrasiye inanırım. Ancak, 'bırakınız yapsınlar' cılardan bir farkım var. İnsanın kendi çıkarları peşinde koşması yeterli değildir. Serbest piyasaların ve demokrasinin, toplumun açık çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutmak gerekir. Yoksa sistem ayakta kalamaz." Modern toplumlarda, bireyin kendi özel çıkarları ile toplumun ortak çıkarları arasındaki zor dengeyi kurabilmesi gerekiyor. Ortak çıkarları ve onların üstüne kurulduğu ahlaki değerleri ihmal eden toplumların siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişme sürecinde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya gelmeleri kaçınılmaz duruyor. Türkiye'nin bu konularda çok ciddi eksiklikleri olduğunu görüyoruz. SOROS, Türkiye'nin büyük bir ekonomik potansiyelinin olduğunu ancak, bu ekonomik potansiyeli harekete geçirecek siyasi iradenin bu güne kadar ortaya çıkmadığını belirtiyor. SOROS ekonomiyi harekete geçirecek politikaların uygulanması konusunda yeni hükümetten umutlu. Hükümetin yeni yasaları kolaylıkla Meclis'ten geçirecek sayısı var. Türkiye IMF ile uyumlu çalışır reel faiz oranlarını aşağıya çekecek önlemleri alırsa, ekonomisi harekete geçebilir." Türk pazarına kendisi gibi birçok yabancı yatırımcının ilgi gösterdiğini kaydeden SOROS, bir yatırımcı olarak Türkiye'de iyi şeyler olmasını istediğini ancak, bu konuda garanti veremeyeceğini ifade ediyor. "Ülkenizden olumlu sinyaller alıyoruz. Yabancı sermayenin gelmesi için öncelikle halledilmesi gereken konu, azınlık hissedarlarının haklarının korunması. Bunun kadar önemli bir diğer unsur ise şeffaflık." Dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye'nin, dünyanın toplam üretimi içindeki payı yüzde 1.06'yı buluyor. Türkiye ekonomisi, Yunanistan ekonomisinden 3, Suriye ekonomisinden 8.7, Bulgaristan ekonomisinden ise 10.6 kat büyüklüğe sahip bulunuyor. Ortadoğu'nun petrol zengini ülkesi Suudi Arabistan'nın 188.3 milyar dolar olan toplam GSMH'si Türkiye'nin GSMH'sinin yarısını bile bulmuyor. Türkiye kişi başına milli gelirde de kendi bölgesinde, 12 bin 730 dolarlık kişi başına düşen milli gelire sahip olan Yunanistan'nın ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye'nin, 1990'ların başında ardına düştüğü, şu anda büyük bir ekonomik bunalım içindeki Tayland'ı da geçerek 16'ncılığa yükseldiği tahmin ediliyor. SOROS AND TURKEY George SOROS is one of the most important representatives of the concept of 'economic citizenship'. The views of 'economic citizens' are very influential and can mobilize the flow of large sums of money from one country to another. SOROS says he believes not only in protecting his own interests but also those of the free markets, democracies and open societies since there is a delicate balance between the two. Countries which disregard collective and moral values are bound to face severe challenges. SOROS also says that Turkey is a unique country with a vast potential but lacks the political will to make use of it. He believes that if Turkish government works in cooperation with the IMF and pulls down the real interest rates, the economy will gain impetus. He also places great emphasis on transparency and the protection of minority shares. Currently, Turkish economy is the 17.largest economy and is expected to be number 16 this year. TEMSA 2000'Lİ YILLARA YENİ MÜCEVHERİ "SAFİR" LE GİRİYOR Temsa Otomotiv'in 2000'li yıllar için ve son teknolojinin tüm olanaklarını kullanarak hazırladığı yolcu otobüsü "TEMSA SAFİR" uçak rahatlığı ile artık yollarda. 1987 yılından beri Adana tesislerinde Sabancı güvencesi ile ürettiği Prenses Otobüs, Prestij Midibüs ve Canter kamyonları ile sektöründe büyük bir pazar payı olan Temsa Otomotiv, 2000'li yıllarda tüketicilerinin her türlü ihtiyacını gözönüne alarak, yeni yolcu otobüsü "Temsa Safir" i Japon Mitsubishi teknolojisi ile üretti. Adını çok kıymetli ve nadide bir taştan alan ve ismine yakışır dizaynı ve özellikleri ile kısa sürede Türkiye şehirlerarası Otobüs sektörünün gözdesi olacak "Temsa Safir" in tanıtımı 26 Ağustos Perşembe günü Temsa Otomotiv yetkililerinin evsahipliği yaptığı toplantı ile İzmir Fuarı'nda gerçekleştirildi. Temsa Safir, gözalıcı, haşmetli ve güçlü aerodinamik yapısı ile arka tavanda yeralan spoiler sayesinde daha estetik bir görünüm sağlarken, darbelere karşı da monokok gövdesi ile azami güvenlik veriyor. Kullanım kolaylıklarından üstün performansa ve şoför dinlenme bölümü özelliklerine kadar sürücünün de hertürlü ihtiyacına cevap verecek şekilde üretilen Temsa Safir, 46 yolcu kapasiteli. Güçlü çevreci motoru Avrupa emisyon standartlarına uygun olan Temsa Safir'in, benzersiz yol tutuş kabiliyetine ek olarak yüksek sürüş emniyeti ise özel fren sistemi ile bir kez daha pekiştirilmiş. SIRADANLIK "BEST SELLER" Zaman zaman düşünür müsünüzş.. Her birimize sunulmuş yaşam dilimleri var; kitap gibi, şiir ya da şarkı gibi... Bu dilimleri sormadan, fikrimizi almadan vermişler bize... Her anının tadına ve bilincine varalım diye... Başımıza gelenler hiçbir zaman nedensiz değildir, her birinin kendi anlamı vardır. Her karşılaşma, her küçük olay kendi içinde bir anlam barındırır. İnsanların kendi kendini anlayabilmesi, onu kabullenme yetisinden, herhangi biranda yön değiştirebilme becerisinden, kertenkeleler gibi mevsim değişikliklerinde eski deriyi terk edebilmesinden doğar. Pek heyecanlı değil belki ama, bu tür hikayeler, en azından ABD'de şimdilerde çok tutuyor. Hiç tanınmamış insanların hatıra, itiraf ve günah çıkarmaları. Roman okumayanların, halktan insanların cefalarını reva gördükleri "hayatım roman" muhabbeti meşhurdur, geyiklerin de en vazgeçilmezlerindendir. Artık, hemen hemen herkes başına gelenleri kaleme döküp, yaşadıklarını anlatıp derslerini insanlarla bölüşmeyi amaçlıyor. Bu sanki ahlaki bir pusula aramak gibi bir şey. Günümüzde, herkes bir ötekine yabancılaşmış durumda, daha ötesi, kendi duygularımızı tanımakta, anlamakta bile zorluk çekiyoruz. Halbuki, sıradan yaşamlarla o yabancılaşmayı aşıyor, kendimizle ve ötekilerle bir yakınlık kuruyoruz. Elegans'a mail |