 | |
|
İĞNE, BEDİİ OKYAY Sorumsuzluk Ülkemizde tüm olumsuzluklar›n nedenini bir kelime ile özetleyebiliriz, SORUMSUZLUK. İnsanın merkezinde olduğu organizasyonlar demetini SİSTEM olarak tanımladığınızda, sistemin işleyebilmesi, teknolojinin ulaştığı seviye ne olursa olsun, sonuçta insanla sağlanmaktadır. İnsanın sistemi çalıştırabilmesi öncelikle eğitim ve öğrenim sonucu eriştiği bilgi, beceri ve yetenek gibi gerekli şartlar olabilir ama, yeterli şart değildir. Sorumluluk bilincine erişmemiş, yaptıkları işlerin sorumluluğunu taşımayan insanlar ne kadar zeki, bilgili veya becerikli olsalar da sistemi işletmekte yetersizdirler. Ülkemiz insanının yapısında olan adamsendecilik, lakaytlık yaşamın her alanında kanser gibi kendini göstermektedir. Yazımızı iş konusundaki sorumsuzluğa indirgersek, çok az kişi ve kuruluşun yaptığı işin sorumluluğunun bilincinde olduğunu geri kalan büyük çoğunluğun bazen bilgisizlikten, çoğu kez de kurnazlıktan ve haksız kazanç peşinde koşmaktan sorumluluk taşımadığını gözleriz. İş sorumluluğunun olması için öncelikle insanın yaptığı işi sevmesi gerekir. Ancak daha başlangıçta eğitim sistemimiz gençlerin istedikleri branşta üniversite öğrenimi görmesine olanak tanımamakta, umduğu yerine, bulduğu öğrenime devam etme zorunluluğu ortaya çıkarmaktadır. Üniversiteyi bitiren gençler ise çoğu kez aldıkları eğitimle bağdaşmayan işleri yapmak zorunda kalmaktadır. Sonuçta istemediği eğitimi alan, sevmediği işi yapan insanlardaki moralsizliğe; haksız rekabet, yeterince kazanamamak veya haksız ve aşırı kazanç gibi hırslar da katılınca iş sorumluluğu en arka planlara itilmektedir. Neticede 17 Ağustos '99'daki, 7.4 şiddetindeki deprem geride sorumsuzluklar ve sorumsuzlar dünyamızda bir sayfa daha açmaktadır. Oyunu aldığı insana sorumsuz SEÇİLMİş, parasını aldığı insana sorumsuz MÜTEAHHİT, öğrendiği tekniğe sorumsuz MÜHENDİS, yaşama hakkına sorumsuz İNSAN, müteselsilen bu felaketin hazırlayıcıları ve sorumlularıdır. Hemen her konuda kendinden başka herkesi suçlamayı bir savunma şekli haline getirmiş insanımız, bir dakika düşünüp yaptığı işle ilgili sorumlulukları ne oranda yerine getirmekte olduğunu kendi kendine sorsa, acaba hangi sonuca varırdış Devleti sorgulayan insanımız o devletin bir parçası olduğunun bilincine vardığında ve sorumluluklarını yerine getirdiği oranda vatandaş olacaktır. Sorumluluk bilincine sahip bireyler sorumlu devleti meydana getirirler. Sorumlu devlet kendi içinde sorumsuz devlet adamı, sorumsuz bürokrat, sorumsuz devlet memurunu barındırmaz. KOBE Depreminde istenildiği sürede şehre su veremeyen sular idaresi başkanının intiharı nasıl bir sorumluluk anlayışı sergiliyorsa, "ne yapalım altımız çürük" kaderciliği de o kadar sorumsuzluk örneğidir.   Elegans'a mail |
|