DIŞ TİCARET HACMİMİZİN
% 10’ U SERBEST BÖLGELERDEN... Erkut DURAN Serbest Bölge Genel Müdürü Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik perspektifinde 80’lerde yaşanan önemli dönüşümler ile başlayan ihracata dayalı büyüme modeli ile birlikte serbest bölgeler kurulması fikri Türkiye gündemine gelmiş ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu 1985 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 1.maddesinde de belirtildiği üzere, Serbest Bölgelerin Kuruluş Amaçlarını kısaca; - Türkiye’de ihracat
için yatırım ve üretimi artırmak,
Bölgelerimiz, ülkeye yabancı sermaye ve yeni teknolojilerin getirilmesine imkan sağlayacak uygun zeminin yaratılması, sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi ve sağlanan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı işlevlerini görmenin yanısıra, Türkiye dığından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımı, yeni istihdam olanaklarının yaratılması ve Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırması ve hızlandırması açısından bir basamak olmaktadır. Serbest Bölgeler Kanunu’nun ilk uygulamaları 1987’de kamu arazisi üzerine ve altyapı harcamaları da devlet tarafından karşılanan Mersin ve Antalya Serbest Bölgeleri olmuştur. Daha sonra, Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonu’nun genel bütçe içine alınmasıyla, daralan mali imkanlar çerçevesinde serbest bölgelerin özel sektör firmaları tarafından da kurulabileceği fikri olgunlaşmış ve 1990 yılında faaliyete geçen Ege ve İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgeleri’nin ardından 1992’de faaliyete geçen Trabzon Serbest Bölgesi de kamu arazisi üzerinde kurulmuştur. 1995 yılında faaliyete başlayan İstanbul Deri Serbest Bölgesi’nin kuruluşundan bugüne kadar arazisi de özel sektöre ait olan Serbest Bölge Modeli’ne gidilmiş ve Serbest Bölge Yatırımları için özel sektör kaynaklarının kullanılması politika haline getirilmiştir. Bu bölgeleri izleyen Doğu Anadolu, Mardin, İMKB Uluslararası Menkul Kıymetler, İzmir Menemen Deri, Rize, Samsun ve İstanbul Trakya (Çatalca) Serbest Bölgeleri’nin de faaliyete geçmesiyle halihazırda ticari faaliyetlerine devam eden bölgelerimizin sayısı 13’e ulaşmıştır. Bakanlar Kurulu kararı ile yer ve sınırları belirlenmiı ancak henüz faaliyete geçmemiş Adana-Yumurtalık, Kayseri, Trakya (Çorlu) ve Gaziantep Serbest Bölgeleri ile proje çalışmaları devam eden Kocaeli, Burda ve Şanlıurfa Serbest Bölgeleri’nin de ticari faaliyete geçmesi ile 2000’li yıllarda 20 kadar Serbest Bölge faal hale gelecektir. Dış Ticaret Müsteşarlığı
Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü olarak hedefimiz,
faaliyette bulunan serbest bölgelerimizin etkinliğinin artırılmasını
temin etmek, kurulma çalışmaları devam eden bölgelerin hazırlıklarını
biran önce tamamlayarak ülke ekonomisine kazandırmak ve yeni
Serbest Bölge kuruluşundan çok önceliği, mevcut serbest
bölgelerin daha etkin çalıştırılmasının sağlanmasına vererek,
serbest bölgelerimizin tam kapasiteyle çalıştırılması, bölgelerin
alt ve üst yapı olanaklarının maksimum düzeyde iyileştirilmesidir.
Serbest bölgelerde 1997 sonu itibariyle toplam ticaretin %21’i AB üyesi ülkeler, %3’ü Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkeler, %8’i diğer OECD üyesi ülkeler, %4’ü İslam ülkeleri, %4’ü Türki Cumhuriyetler, %50’si Türkiye ve %10’u da diğer ülkeler ile gerçekleştirilmiştir. Serbest bölgelerde gerçekleştirilen ticaret hacmi sektörel bazda incelendiğinde ise; tarım ürünlerinin %20, Madencilik ve Taşocakçılığı ürünlerinin 51 ve Sanayi ürünlerinin %79’luk pay aldığı görülmektedir. Serbest bölgelerimiz, ilk faaliyete geçtikleri 1987 yılından bu yana ticaret hacimlerini devamlı olarak artırmış ve 1997 yılı itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre %57’lik bir artışla 5,5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmışlardır. 1998 yılı ilk 5 ayında 3 milyar dolara yaklaşan Serbest Bölgeler ticaret hacminin, kuruluş çalışmaları devam eden diğer Serbest Bölgeler ile birlikte yıl sonunda Türkiye’nin dış ticaret hacminin %10’una ulaşması beklenmektedir. Türkiye Serbest
Bölgeleri, bulundukları coğrafi konum ve yerel ekonominin ihtiyaçları
doğrultusunda ihtisaslaşmaya yönelmişlerdir. örneğin,
Dünya Serbest Bölgeleri özellikle son yıllarda fonksiyonları itibariyle de değişik uygulamalara sahne olmaktadır. örneğin Tayvan, Kore ve Amerika Birleşik Devletleri gibi başarılı Serbest Bölge uygulamalarına sahip ülkelerde, klasik Serbest Bölge kavramının dışına çıkılmış, ihtisaslaşma ve yüksek teknolojiye yönelik uygulamalara geçilmiştir. Yüksek kalitede olan ve yüksek katma değer yaratan ürünlerin gelişmiş teknolojiyle üretildiği teknoparklar buna iyi bir örnek teşkil eder. Dünyadaki bu yeni trendde paralel olarak, Ege Serbest Bölgesi’nde de bir teknoloji merkezinin kurulması çalışmalarına başlanılmıştır. Ayrıca, yüksek teknoloji ve bilimsel araştırmayı teşvik etmeyi amaçlayan ve dünyanın bu bölgesindeki ilk örnek olarak uygulamaya konan Uzay Kampı Projesi de Ege Serbest Bölgesi’nde hayata geçirilmiştir. Türkiye Serbest
Bölgeleri, Avrupa’daki pazarlara olduğu kadar Ortadoğu, Akdeniz Havzası
ve Kuzey Afrika’daki pazarlara girmek isteyen firmalara da büyük
iş imkanları sunmaktadır. Serbest bölgelerde kullanıcı firmalar için
depolama, üretim, alım-satım, montaj-demontaj, bakım-onarım, bankacılık
ve sigortacılık gibi geniş faaliyet alanları bulunmaktadır.
1- Serbest Bölgeler
Gümrük Hattı dışında sayılır. Bu bölgelerde vergi, resim,
harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat
hükümleri uygulanmaz, serbest bölgelerde mal ve hizmetlere
ilişkin faaliyetler katma değer vergisinden istisna edilmiştir.
Türkiye-AB Gümrük bölgesinden serbest bölgelere veya serbest bölgelerden Türkiye-AB Gümrük bölgesine yönelik mal ticareti konusunda ülkemizde halihazırda yürürlükte bulunan mevzuat, AB Gümrük koduna paralel hükümler ihtiva etmektedir. Diğer taraftan, 3218
sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 8. maddesi ile Serbest Bölge
ile Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaretin dış ticaret
rejimine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, 1615
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Serbest Bölgeler’in
Türkiye Gümrük Bölgesi’nin parçaları olmakla
beraber,
Serbest bölgeye getirilen serbest dolaşımlı malların serbest bölgelerden Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere girişinde gümrük vergisi ödenmez. Ayrıca, üçüncü ülke meneili malların serbest bölgeye girişinde de gümrük vergisi ödenmesi sözkonusu değildir. Serbest bölgelerimizden
Türkiye’ye yönelik mal ticaretinde ise;
Malın bünyesinde
üçüncü ülke meneili ancak kotaya tabi olan
mal bulunmaması halinde,
Türkiye serbest
bölgelerinden AB’ye yönelik mal ticaretinde;
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin bulunduğu bölgedeki ülkelere, bu ülkelerde Serbest Bölgeler Kurulması konusunda her türlü proje ve teknik yardımı sağlamakta ve yasal düzenlemelerin oluşturulması konusunda yardımcı olmaktadır. Serbest bölgelerimiz, kazandıkları tecrübeler ve deneyimler ile diğer ülkeler için örnek teşkil edecek hale gelmiştir. Bugün Moldova Serbest Bölgeleri’nin ve özbekistan Serbest Bölgeleri’nin kurulmasında Serbest bölge kurucu ve işleticisi şirketlerimizin öncülük etmesi ve özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve diğer Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkeler ile Nijerya, Cezayir gibi bazı Afrika ülkelerine, serbest bölgelerini oluşturmalarında verilen danışmanlık hizmetleri vermemiz, serbest bölgelerimizin uluslararası başarılarından bazılarıdır. Ayrıca, 1991 yılından beri üyesi olduğumuz ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma örgütü tarafından kurulan Dünya Serbest Bölgeler Birliği çok kısa bir geçmişi olmasına rağmen serbest bölgelerini dünyadaki başarılı serbest bölge uygulamaları arasında saymaktadır. Sözlerime son verirken, uluslararası standartlarla rekabet edebilir altyapı imkanı, uygun işgücü ve düşük fiyatlarda arazi kiralama olanağı, daha az bürokrasi, kırtasiyecilik ve vergisiz ortam gibi cazip teşvikler sunan Türkiye serbest bölgelerinde, genç işadamalarımızı münferiden veya yabancı sermayeyle ortak yatırım yapmaya davet ediyor ve bu konuda gelebilecek her teklife açık olduğumuzu yinelemek istiyorum. ERKUT DURAN: “FREE ZONES
HAVE 10 % SHARE IN OUR FOREIGN TRADE VOLUME”
Elegans'a mail |