Elegans Logo

VAHİT ERDEM - ANAP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
DEMOKRASİNİN ÜÇ OLMAZI: KAMU VE ÖZEL SEKTÖRLER, DERNEKLER



Vahit ERDEM 1967 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Aynı yıl DPT'de araştırmacı olarak göreve başladı. 1980 yılına kadar bu kurumda araştırmacı ve uzman olarak çalıştı. İngiltere'de, BM bursuyla ekonomi masteri, Fransa'da Proje Planlama Lisansy yaptı. 1984 yılında ANAP iktidarı döneminde Türk kamu yönetimine Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı ve Özelleştirme İdaresi ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı' nı kazandırdı.

TÜGYAD Ankara Koordinatörlüğü'nün gelenekselleştirdiği "Perşembe Toplantıları'na konuk konuşmacı olarak ANAP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Vahit ERDEM de katıldı. Türk siyasi hayatının hafızalarda kalan ismi ve Özal döneminin güçlü bürokratı olarak gösterilen Vahit ERDEM, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için en güçlü adaylardan biri olarak gösteriliyor. Özellikle iş dünyasının desteklediği Vahit ERDEM siyasi düşüncelerini söyle dile getirdi:
"Bana göre demokrasinin 3 önemli kurumu var. Bunlar kamu, özel ve 3. sektör olarak adlandırılan dernekler ve vakıflar. Bu üç denge bir ülkede ne kadar uyumlu olursa, demokrasi de o kadar iyi oturur. Türkiye'de kamu sektörü geçmiş yyllarda herşeyi kapsıyordu. Özel sektör ve 3. sektör de artık ağırlığını koymaya başladı. Bu dengenin tam olarak batı demokrasilerinde olduğu gibi bizde de kurulacağına inanıyorum.

Ankara'da bugünkü kentleşmenin temelleri Toplu Konut Ydaresi (TOKY)'nin devreye girdiği zamanlara denk gelir. Daha önce de uydu kentler vardı ancak, planlı bir şekilde modern kentleşme, TOKY ile yaygynlaştı. Çayyolu ve Eryaman Projeleri, hatta Batıkent Projesi başta olmakla beraber, Toplu Konut'tan finanse edilerek ve Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu'ndan temin edilen 5 milyar dolar ile barajlar, altyapılar, küçük ve orta ölçekli işletmeler finanse edildi. TOKY Başkanlığı'ndan ayrıldığımda bir milyon konuta imza atmıştık. Binlerce orta ve dar gelirli vatandaşımız ev sahibi oldu. Kamu ortaklığı konut sistemiyle, gelir ortaklığı senetleri çıkarmak suretiyle yeni bir kaynak yaratıldı. Tamamen bütçe dışından bütçeye ilave kaynaklardı. Türkiye'de önemli altyapy projeleri finanse edildi. Atatürk Barajı başta olmak üzere Türkiye'nin enerji darboğazı da bunlar vasıtasıyla aşıldı. Ankara'nın en önemli sorunu 1987 yılında içme suyuydu, iki-üç günde bir sular kesilirdi. Yine kamu ortaklığı fonundan finanse ederek Ankara' nın 2010 yılına kadar su problemi çözüldü.

Özelleştirmenin de temelleri o dönemde atıldı. Benim zamanımda da bazı kamu KYT'lerinin satı?şı yapıldı. 1988 yılında hiç bilinmeyen bir sektör olan, yönetimdeki kişilerce de muamma olan savunma sanayiinin kurulması ile görevlendirildim. Açıkça söyleyeyimki, benim de bilmediğim bir konuydu. Sanayileşme hamlesini 1986 yılından itibaren başlattık. Cumhuriyet tarihinin en büyük sanayi hamlesi yapıldı. O zamana kadar Türkiye, Silahlı Kuvvetleri'ni Amerika'dan FMS kredileriyle ve kullanylmış silahlarla modernize etmeye çalışıyordu. Tabii modernize kelimesi çaba uygun teknolojiyle yenileme demektir. Ama maalesef ikinci-üçüncü jenerasyon silahlarla modernize ediliyordu. Sadece bu FMS kredileri Türkiye'nin üzerinde Demokles'in Kılıcı gibi duruyordu. Hem yardım olarak verildiği söyleniyordu hem de politik malzeme olarak Türkiye'ye yaptırımlar getiriyordu. Daha önce de varolan "Kendi Silahını Kendin Yap" özlemi bu dönemde büyük ölçüde gerçekleştirildi. F-16 Projesi, F-16 Motor Fabrikası, Uzun Menzilli Emniyetli Haberleşme Sistemleri, Mobil Radar Sistemi, Roket Sanayii bizim zamanımızda kuruldu.

18 nisanda yapılacak seçimler bence önemli. 21. yüzyyla bir yyl kala dünya globalleşiyor. Siyasette, teknolojide, yönetimde ve daha birçok konuda standartlarımızı ve seviyemizi yükseltmemiz gerekiyor. Benim burada seçmenlere vereceğim tek tavsiye şu olacaktır: Herkes oyunu kullanırken çok iyi düsünsün. İleride pişman olmasın. Çok yönlü bakılsın olaylara. Halk kimi seçerse o da benim makbulümdür. Bu da zaten demokrasinin gereğidir.

Vahit ERDEM: " THE THREE MUSTS OF DEMOCRACY: THE PUBLIC SECTOR, THE PRIVATE SECTOR AND NGO'S"
One of the participants at the "Thursday Meetings" organized by the Ankara branch of TÜGYAD was Vahit ERDEM, who is one of the most popular candidates for the metropolitan mayor of Ankara. During the meeting, ERDEM voiced his opinion on political issues as follows: "The three indispensable institutions in a democracy are the public sector, the private sector and NGO's. The balance between these three institutions determines the strength of democracy in a society. The public sector overwhelmingly dominated the Turkish society in the past. Today we see that the private sector and NGO's are gradually gaining ground in Turkey. Modern urbanization in Ankara started with the introduction of the Collective Housing Administration (CHA). At the time when I left the CHA, we already had constructed a total of 1 million houses. In 1987, the most pressing problem in Ankara was the shortage of water. We solved that problem by implementing projects financed by the Public Participation Fund. The foundation stones of privatization were also laid during this period. In 1986, we launched the industrialization campaign. The modernization of the Turkish armed forces was also part of this project. The world is rapidly going global on the eve of the third millennium. We have to set higher standards in all areas including politics, technology and administration. As we approach the April 18th elections, I would urge all voters to make a detailed and wideranging analysis before casting their votes. Actually, the choice of the public is my choice and this is what democracy as all bout."


MEDYATEXT
Elegans'a mail