HAMDİ AKIN - 18 NİSAN SEÇİMLERİ VE 3.BİN YIL 18 Nisan Milletvekili ve Yerel Yönetim seçimleri tüm ülkemize hayırlı olsun. Bu seçimlerin birkaç yönlü risk'i var: Sandıktan FP çıkabilir. Cumhurbaşkanı dahil, sandıktan çıkmayan tüm iktidar unsurları güç durumda kalabilirler. Yakalanmış gibi görünen uzlaşma zemini tamamen kaybolabilir. Merkez sağ partiler arasında, yeni bir kopma olabilir. Bu sefer merkezde yaşanan kaos eskisinden daha fırtınalı ve 80 öncesi gibi kavgalı bir ortamı ortaya çıkarabilir. Türk halkının merkezdeki bu tarz kavgalara artık tahammülü kalmadı. Korkarım yine bir HAKEM arayışı ortaya çıkabilir! Oy kullanma zamanı uzun ve karmaşık olduğu için katılım düşük, sayımlar sağlıksız olabilir, bu da hep özlemini duyduğumuz gerçek demokrasinin yansıması olamaz. Yeni hükümet ekonomideki '99 yılı sorumluluğunu üstlenmek istemeyebilir. İlk yarısı bütçesiz, yatırımsız, durgun ve işsizlik içinde geçen bu yılın ikinci yarısında da yine enkaz edebiyatı ile geçer ise, '99 yılı ekonomisinin kaybolacağı anlamına gelebilir. Merkez sağda liderlerin birbirlerine sırtlarını döndüğü, gereksiz yere yüce divana yollama istekleri, milletvekili transferleri, merkez solda ise; merkez sağda 20 yıl evvel yakalanan anlayışın bugün Sayın ECEVİT tarafından yakalanmış olmasının yarattığı zorluklar düşünülürse SEÇİM kaçınılmazır. Artık kuvvetli ve uzun süreli hükümetlere ihtiyacımız olduğu apaçık ortadadır. Bu seçimin merkez sağ ve solu toparlamayı sağlamasını umuyoruz. Bu başarılamadığı takdirde demokrasiyi tazeleyen değil, onu tehdit eden bir seçim olma korkusu hepimizin içini sarıyor. Genç liderlerin yıllar süren başarısızlıkları, ihtiyatlı hareket eden eski kurtların eski deneyimli politikacıların ekmeğine yağ sürüyor. Geçmişteki kavgalardan oldukça ağızları yanmış olacak ki, bugün sürdürdükleri yumuşak anlayışlı ve uzlaşmacı tavırları ile takdir topluyorlar. Hepimiz tahmin ediyoruz ki bu seçimlerden en başarılı, Sayın Bülent ECEVİT çıkacak ve hem Çankaya' ya hem de Kabine' ye hükmeden çok güçlü bir pozisyonu yakalayacak. Zira 2000 yılındaki yeni Cumhurbaşkanı seçimlerinde Parlamento' daki sayılar çok önemli olacak. Yaş ortalamasının % 60' ı 25 yaşın altında olan genç Türkiye için vahim bir gösterge değil mi? Demek ki ülkemizde tecrübe, gençliğe ve dinamizme ağır basıyor. Henüz daha, atasözümüz olan "AKIL YAŞTA DEĞİL BAŞTADIR" diyemiyoruz. O halde yapmamız gereken şey daha da belirginleşiyor. Bundan böyle tecrübe ile dinamizmi bir araya getirebilmemiz gerekiyor. Yani gençken daha iyi öğrenmemiz ve araştırmamız, kendimizi yetiştirmemiz ve 3. bin yıla girerken globalleşen dünyanın tüm imkanlarından daha fazla istifade etmemiz gerekiyor. Bu hiç de zor değil. Zira artık bilgiye ulaşmak ucuz ve kolay. Bilgiyi özümsemek yaşadığımız yakın tarihten dersler çıkarmak ve bütün bunları enerjimizle ülke yönetimine taşımak mümkündür. Bu günün gençlerinin; Türkiye' nin gereklerini görüp, önümüzdeki seçim ve siyasi gelişmelerden umutsuzluğa kapılmanın yerine, daha fazla ders çıkararak ağırlığını koyması ve gerçek bir TÜRK GENÇLİĞİ olmasını ümit ediyorum. HAMDİ AKIN: "THE APRIL 18th ELECTIONS AND THE THIRD MILLENIUM" I hope that the Parliamentary elections and local elections to be held on April 18th will be beneficial for Turkey. These elections involve several risks: The Virtue Party (FP) could win the elections. All political actors, including president DEMİREL, could find themselves in a difficult position. The chenges for a concession which now seems possible could disappear altogether. Center-right parties could undergo another schism. The chaos to emerge in the center could give way to an atmosphere of antagonism like we had before 1980. The Turkish public has had enough of such struggles in the center. I fear that the search for an arbirator (!) could once again come on the agenda. The complex and lenghty voting procedure could reduce the rate of participation in the elections and hinder the accurate counting of votes. This means that the much-longed*for democracy will not be reflected in the ballot box. The new government could decline to assume responsibility of the Turkish economy in 1999. The first half of 1999 was a year without a budget and any investments. It was a year of recession and unemployment. Should politicians continue sticking to the usual argument that they "inherited a wrecked economy", the year 1999 would be lost altogether: An election is indipensable if we consider the present situation where the leaders of the central-right ignore each other and try to send the leaders of other parties to the High Tribunal and where the center-left, under the leadership of ECEVIT, has been reinventing the philosophy of the center-right that prevailed 20 years ago. The need for strong and long-lasting governments is more than obvious today. We hope that these elections will cause both the central-right and the central-left to pull themselves together. We all fear that a failure in this respect will result in an elecetion that will threaten democracy rather than strengthen it. Old and expected politicians who act cautiosuly actually benefit from the contnuing failure of young leaders. Probably due to their unpleassant memories about past struugles, these politicians now tend to adopt a moderate and cooperative approach, which improves their public image. We all predict that Bülent ECEVIT will be the winner of these elections. He will enjoy a strong position, with the power to command over both the Presidential palace and the Cabinet, because the number of MP' s in the Parliament will play a crucial role in the presidential elections of 2000. Shouldn' t we consider this situation a dreadful one, if we think that Turkey is a country where 6*% of the population is under the age 25? This means that experinece still dominates youth and dynamism in Turkey. We still fail to act in accordance with the Turkish proverb "Wisdom is in the head, not in the age." Thus, the obvious thing to do is to combine experience with dynamism. This means young people have to be educated in such a way that would allow them to make use of the opportunities offered by the global economy in the third millenium. This is not an impossible task, because access to information is easy and cheap today. It is possible to internalize the knowledge we obtain, to draw lessons from recent history and dynamically transfer this knowledge into the administration of the country. I urge the young people of Turkey to draw correct and constructive conclusions from the results of the upcoming elections and the prevailing political situation rather than sinking into despair, to exercise their initiatives and voice their opinions as expected from the Turkish Youth. Elegans'a mail |