Elegans Logo

AYSUN KILIÇASLAN - DİLİN KEMİĞİ
UMUDUMUZ ÇARKIFELEK, TURNİKE



"Güner Bey, Mehmet Ali Bey n'olur yardım edin!.. Demokrasi için ilkeli siyasetçiye çok ihtiyacımız var."

Yine bir seçim dönemi, yine tavuklar gibi dönüp dönüp kendi pisliğimizi eşeleme zamanı, yine seçememe sendromu içindeyiz. Geçmişi tartışmaktan bir türlü geleceğe bakamadığımızın farkında mısınız, bilmiyorum? Geçmişten feyz almak, ders almak tamam ama, geçmişin sonuçsuz tartışmaları içinde debelenmek niye? Bu debelenmeler bugünümüzü boğuyor, geleceğimizi kaybettiriyor. Oysa şimdi çalışma zamanı, yeni projeler üretme zamanı.

Leyleğin ömrü hep "lak lak" la geçermiş. Bizde leylek çok, "lak lak " bol. Çalışmak değil, çalışmamak alkışlanır. Meslek sahibi olmadan zengin olmak ise marifet sayılır. Velhasıl "Ne iş olsa yaparım abi" cilikten birtürlü kurtulamadık.

Önemli olan bir köşe başı tutmak, "eşek başı" bile olsa bir "baş" olmak, otoriteyi ele geçirmek, hiç olmazsa yakınında yeralmak. Yetkin olup olmadığına bakmadan herkes, psikolojik tatmin aracımız olan bir koltuk kapma peşinde. Koltuk kapamayanlar da Bay Turnike' yle Bay Çarkıfelek' i arıyor:

"Güner Bey kızımın şansı için aradım, yarın bademcik ameliyatı olacak da; Memedali Bey çok heyecanlıyım, günlerdir arıyordum, ilk defa düştü, siz de n'olur bir ev düşürüverin bana, o olmazsa araba."

Bazen düşünüyorum Atatürk "uşaklığı öğrenemediğimizi" teyid etmişti fakat, bu dilenciliği kimden öğrendik, hangi kültürümüzün bir parçası, el açıp yalvarmak? "Bilgi yarışması" (!) olduğu kendinden menkul yarışma programlarını seyretmeye mahkum edilen, sesli ve sessiz harfleri bilmeyen sanatçılara (!) "süper", "mega" gibi sıfatlar yakıştıran, sonradan görmüşlüğü aristokrasi zanneden, ardından da "Yıkılmadım ayaktayım" diyen bir toplumdan çok şey bekliyoruz belkide.

Özgür düşünce adına mevcut kurulu düzene ve yozlaşmış egemenlere cesaret, kararlılık ve yetkinlikle müdahale edip, hak ettiğimiz şekilde iç ve dış siyasette güçlü, bilim ve sanatta ilerlemiş, 2000' lerin devlet yapısını kuracak bir siyasi iktidara ihtiyacımız var. Acaba Güner Bey' le Mehmet Ali Bey' in bir faydası olur mu? Amerikan Kongresi, 18 Nisan' daki seçimlerle ilgili bir rapor yayınladı. Bu rapora göre; seçim, mevcut meclis tablosunu fazla değiştirmeyecek. Yani siyasi istikrarsızlık devam edecek.

O zaman özgür bir dünya istemenin ne faydası var, özgür bir dünya yalanlarla yaşayamaz ki!? Oysa siyasetçilerimize bakıyoruz yalakalık, yalancılık, dalkavukluk ince san'at haline gelmiş, özel uçaklarla gökyüzünden dikensiz güller atılıyor, yalakalığın sanatsal icraatı yapılıyor. Sorgulayamadığımız, hesap soramadığımız, hatta dokundurma bile yapamadığımız değerli siyasetçilerimiz ülkeyi dilenciler, haraçcılar ve çeteciler olarak yeniden yapılandırmaya devam ediyor. Ve maalesef siyaset artık haksız kazançların kapısı oluyor. Bu durumu değiştirme konusunda ise siyasetçilerimiz son derece isteksiz, adeta üç maymunu oynuyor; duymuyor, görmüyor, konuşmuyorlar.

Seçim sistemini değiştirin diyoruz, HAYIR. Dokunulmazlığın sınırlarını daraltın diyoruz, HAYIR. İki turlu seçimi konuşun, HAYIR. Yarı başkanlık sistemini tartışın, HAYIR. Bir kör döğüşüdür gidiyor. İç dinamiğimizdeki bu güçsüzlük yüzünden biz de aynı yerde otlayıp duruyoruz.

75 yıllık Cumhuriyet tarihinde en iş yapmaz meclis, bu dönemdekiydi. Öyle milletvekilleri var ki, kürsüye sadece seçim sonrası yemin etmek için çıktı, bazısı Meclis' e gelmeye tenezzül bile etmedi.

3 yılda Meclis' in 1/6' sı partisini değiştirdi. Aynı Meclis 18 Nisan' dan 3 gün önce, hiç utanmadan bir de maaş alacaklar. Hangi yüzle?! Bu nasıl bir utanmazlıktır? Toplam 550 milletvekili, seçime girmiş olsun olmasın, seçilsin seçilmesin 3 günlük çalışmanın karşılığında 1 aylık maaş alacak. Seçilenler iki kez alacak. Lüküs hayat, oh ne rahat! Prensip yok, ilke yok, sağduyu ve dürüstlük yok, geleceğe ait bir proje yok! Yalnızca avanta para, tatlı hayat var.

Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirmiş. Fakat ben mevcut siyasetçilere mahkum olmayı ve her partinin tek adam diktasına dayalı siyaseti doğrultusunda yönetilmeyi reddediyorum. Siyasi partilerin tek seçeneği demokrasi ve barış olmalıdır. Bu nedenle 18 Nisan' da korkuya değil, somut çözümler ortaya koyacak adaylara oy vermeliyiz. Sadece temiz bir maziye değil, sağlıklı aile yapısına sahip, bilginin bilgelikle birleştiği beyne, konuştuğunu duyma, dinlediğini anlama kapasitesini haiz, seviyesiz değil vefalı ve ilkeli siyaset yapan, sağduyulu, öngörülü, şahsiyet sahibi siyasetçilere oy vermeliyiz. Müptezelliğe mahkum olduk, biliyorum. Ancak cezamız müebbet mi diye merak ediyorum. Yoksa iyi halden 18 Nisan' da şartlı tahliye olur muyuz acaba? Ölümün hiç yakışmadığı, gerçek Türk aydını, büyük sanatçı rahmetli Barış Manço'nun dizeleri ne güzel anlatıyor bize bizi:
"Sonunda ben de anladım hanyayı Konya' yı Sanki insanlık pazara çıkmış, ekmek aslanın ağzında.

Kardeşlik ve eşitlik üstüne uzun uzun nutuklar çekip 'Niye senin derin benden koyu?' diye soran çok

'Gelin hepberaber anlaşalım' diyen yok Zaten paramparça bölünmüş ve yaşanmaz olmuş dünyamız Daha fazla kesip, bölmeye hiç gerek yok.

Bu dünya benim memleket."
KÜÇÜK BİR NOT:
Yüzyılın en büyük dalkavuklarından, bebek katili terörist Apo yakalandı ve İlahi Komedya' nın 1. bölümü kapandı. Yalnız aklıma takılan; kuşlardan ödünç aldığı minik beyni ile Apo, dört kıtadan silah ve mühimmat siparişi verip, bunları karargahına kadar getirtip, oradan Anadolu' daki saldırılara kadar nasıl ulaştırdı? Nasıl dünya eroin ticaretinin köprüsü oldu? NASIL?!..
O bağlantılar hangi Kenya' da? (!) Allah devlete zeval vermeye. Amin.


MEDYATEXT
Elegans'a mail