SATIŞ SONRASI HİZMET EKSİKSE MARKANIN DEVAMLILIĞI SÜRMEZ.
ÖMER AKSAÇ - Doğuş Motor Genel Müdürü
DAHA HAFİF BİR OTOMOBİL, DAHA AZ KUVVETLİ BİR MOTORLA DAHA AZ BENZİN YAKACAK
Galatasaray Lisesi mezunu olan Ömer AKSAÇ, yüksek öğrenimini iktisat konusunda yapmış, '70-'84 arası Türkiye Turing Otomobil Kurumu' nda genel müdür yardımcısı olarak Çelik GÜLERSOY'la çalışmış, 1984'te Borusan Oto' nun kuruluşunda yeralmış ve 14 yıl burada görev yapmıştır. Borusan' dan emekli olduktan sonra, Doğuş Grubu' na katılmış ve Doğuş Motor' un kuruluş çalışmalarını sürdürmüş, halen 'bu geminin kaptanlığını yaptığını' ifade ediyor.
"1997'nin başında kurulduğumuzdan beri, bir yapılanma içersindeyiz. Kuruluşumuzun haklı nedenleri var. Bu nedenleri biraz eskiye bakarak bulmak yerinde olur. Yaklaşık 3-4 yıldır Audi, Doğuş Otomotiv' in çatısı altında Volkswagen ile birlikte faaliyet gösteriyordu ancak, işletmeler de insanlar gibi, kar ya da menfaatleri neredeyse oraya yöneliyor. Doğuş Otomotiv' in içinde bir "mass production" markası olan Volkswagen, '97 rakamlarıyla yılda yaklaşık 20.000 adede ulaşıyor, Audi ise lüks segmentteki daha kısıtlı bir rakamla aynı çatı altında yeralıyor. lüks segmentteki lider markalar BMW ve Mercedes, Audi bunların ardında 3. sırada.
Bir yanda 20.000 adet satışı ile Volkswagen öbür yanda 1000 adetlik satışı ile Audi, bu durumdan özellikle lüks segment müşterisi biraz rahatsız oldu. Doğuş Grubu bu rahatsızlığı zamanında keşfederek gerekli önlemi aldı. Ve sonucunda da "Doğuş Motor" doğmuş oldu.
Bu yılbaşı faaliyete geçtik. Hiç planlanmamış olmakla beraber süratle birtakım yeni yatırımları gerçekleştirmek zorunda kaldık. Ağustos' ta Maslak Kule' nin altında 2.700 m2 bir sahada 16 lift kapasiteli yepyeni bir servisi devreye soktuk. Bize 2,5 milyon DM' a maloldu. Lüks segmentte böylesine bir markayla piyasaya giriyorsunuz, dolayısıyla o kalitede bir müşterinin rahatlıkla girip çıkabileceği bir satış sonrası hizmetler merkezine ihtiyaç vardı.Arabanızdan istediğiniz kadar memnun olun, markaya güvenin ama, satış sonrası hizmetleri eksikse, bu markayı sürdürmeniz mümkün değil. Bu bakış açısıyla pazardaki yerimizi almaya çalışıyoruz. Hedeflerimiz son derece zorlu ve ciddi. 2000' li yıllarda lüks segmentte lider olmayı amaçladık. Bunu çok açık bir şekilde dile getiriyorum. Audi' nin bugün % 50' si kendi ülkesi olan Almanya' da satılır; aynı şey BMW ve diğer markalar için de geçerlidir. Kendi ülkeleriyle dış ülkelerdeki satış oranlarını kıyasladığımızda Audi' nin '97 döneminde atağa geçmiş olduğunu görüyoruz. '98' de de aynı trendi sürdürüyor. Bir markayı öne çıkartırken son derece objektif olmak lazım. Batılı insan eğer Audi' ye güzelliği hak görmüşse bunun altında hakikaten geçerli nedenleri aramak lazım. Audi' nin bu konumuna bir fiyat sübvansiyonu ile geldiğini düşünmemek gerekir çünkü, dünya pazarlarındaki fiyatları da incelediğimiz zaman Audi' nin emsal mamulleri ya daha yüksek fiyata satılıyor ya da aynı fiyatlarla.Dolayısıyla bir fiyat sübvansiyonundan bahsetmek mümkün değil. Türkiye' de ise biz bu markayı oturtabilmek için belli fiyat sübvansiyonları yaratmak zorundaydık. Audi' yi Türkiye' de almak niyetindeyseniz bugün alın, karlı çıkarsınız, yarın bu imkan olmayacak.
Markanın tanınırlığı Türkiye' de istediğimiz düzeye ulaşmış değil, zaten tek sıkıntımız o. Eğer dünya pazarlarındaki insanlar Audi' yi ön plana çıkarmışlarsa, bunun çok geçerli nedenleri vardır. Türkiye' deki insanların; diğer dünya pazarlarındakilerden neyi eksik, acaba yanlış mı değerlendiriyorlar? Türkiye' de bugün lüks segment mamullerini almaya hazır 10.000 civarında insan var. Önemli olan bu pazarın içerisinde Audi' nin ne kadar pay alıp alamayacağı. Dünyadaki insanlar Audi' yi bu konuma layık görmüşler ve Türkiye' deki insanların bence bir eksikliği yok, onlar da bunun bilincine varacaklar ve Audi Türkiye' de hakettiği yere gelecektir. Bugün artık internet ve ötesinden konuşuluyor, bir komünikasyon problemi yok; dünyada ne çıkarsa, anında Türkiye' de de aynı bilinçle takip edilebiliyor. Audi, 2000' li yıllarda inşallah lüks segmentte liderliği elde edecek."
Ömer AKSAÇ bire bir satışlarda sıcak-samimi bir ilişki kurmanın önemine de değindi:
"Dostluk şahsen de önem verdiğim bir ilişki.Doğrudan doğruya satışlardan sorumlu arkadaşlarıma ricanın ötesinde bir talimatım var. 'Lütfen müşteriyle ilişki kurarken sakın onlara araba satmaya kalkmayın, onlarla dost olmaya çalışın' diyorum. Başarının, müşterilerimizle geliştirilecek bu dostluk ilişkisinden geçtiğine inanıyorum. Eğer müşterim bana inanmaz güvenmezse, ben müşterimle düzenli bir ilişki sürdüremezsem, zamanı geldiğinde müşteri haklarını bir dostuymuşum gibi korumasını bilmezsem bu segment başarılı olamaz. Audi de konsept olarak hümanist değerlere önem veren ve bu hedefleri öne çıkarmaya çalışan bir marka. Hepsi birararaya geldi, grubun da bu konuda çok sıcak bir atmosferi var. Grup içinde birbirimizi aile gibi görmekteyiz ve sinerjik bir dayanışma içerisindeyiz. İnşallah bunu kaybetmeyiz. Bugün lüks segment pazarının ulaştığı nokta, toplam satış adetleri yıllık 10.000 adettir. Türkiye' nin Gümrük Birliği' ne geçmesiyle ithalatçı gruplar Türkiye' deki fiyatlarını Avrupa' daki üretici fiyatlarıyla armonize hale getirdiler. Ciddi üretici, Avrupa' da üretilen mal hangi fiyattan satılıyorsa, Türkiye' de de o malı yakın fiyattan pazarlıyor. Aksi halde Türkiye' de bu markaları oturtmak mümkün olamazdı. Düşünün Almanya' da 30.000 DM' a alınan araba, Türkiye' de 60.000 DM' a pazarlanırsa, en doğru çözüm arabayı Almaya' dan almak olacaktı. Pek çok ciddi ithalatçı 'eğer Almanya' da bu araba 30.000 DM ise, bu arabayı Almanya' ya gidip elde etmek için yapılan masraf da 3000 DM ise, o zaman demek ki 35.000 DM civarında pazarlarsak müşteri yurtdışına gitmez' diye düşünüyor. Dolayısıyla fiyatlar armonize olmuş durumdadır. Bu da ciddi ithalatçıların dışındaki kesimi tabii zor durumda bırakmaktadır. Satış ancak, sonrasında da desteklenirse gelişebilir. Bugün tüketici son derece bilinçlenmiş durumda; satış sonrası desteği de bekliyor. 2,5 milyon DM' lık yatırımı bu yüzden yaptık. Bu sadece bir ilk'tir.
Seri üretime geçecek olan bir küçük modelimiz var, A2 modeli ve alüminyum ağırlıklı. Alüminyum pahalı ve işlemesi zor, dolayısıyla yatırımı da pahalı bir maden. Uçak teknolojisinde de kullanılan hafif fakat, karışımlarla üst derecede sertleşebilen bir maden aynı zamanda.Ayrıca kolay okside olmuyor. Bu üç özelliği alüminyumu uzay teknolojisinde kullanılır kılıyor.
Bugün aracın performansını artırmak için büyük motor kullanılıyor, lüks otolarda daha da güçlü motor gerekiyor.Dolayısıyla bu motorun arabaya getirdiği bir ağırlık var ve daha fazla benzin yakıyor. Alüminyum devreye girdiğinde ise, daha hafif bir otomobil daha az kuvvetli bir motorla ve daha az benzin yakarak daha iyi bir performans yakalıyor ve uzun vadede daha ekonomik oluyor."
Önümüzdeki dönemde Grup'un arabalarına servis vermek amacıyla Şekerpınar' da 103 dönüm arazi üzerinde yeni bir lojistik merkez kurulacak, 20 dönümü kapalı depo halinde kullanılacak, geri kalanlar stok ve fiktif olarak hizmet verecek. Ayrıca bir de eğitim merkezi yeralacak.Bu markalarda eğitimin yeri çok önemli, çünkü teknoloji hızla gelişiyor, üretim bandından giren her otomobil bir öncekinden farklı. Bu farkları çıplak gözle görmek mümkün değil, teknoloji ince ayrıntılarda devreye giriyor. Böyle teknolojik mamülü aynı hızla takip edip, değişiklikleri sindirirseniz o zaman hizmet vermek mümkün, bunun için de çok yoğun eğitim gerekli Gerek satışta gerekse sonrasında sadece ithalatçılara değil, ithalatçı şirketlerin yurt çapına dağılmış olan bayilik teşkilatına da bu hizmeti vermek zorundayız. Eğitim merkezimizde her türlü departmana eğitim vereceğiz. Yaptığımız herşeyin Türk insanına hitap etmesine, lokal renklerimizi yansıtmasına önem veriyoruz.
ÖMER AKSAÇ: "A LIGHTER CAR, A SMALLER ENGINE, LESS FUEL CONSUMPTION
AKSAÇ, a retiree of Borusan and the captain of Doğuş Motor states that they had to separate their two brands the mass market VW and luxury segment Audi due to customer pressure. Initially, the company had to make some unexpected investments for the new company like building a large service station to emphasise the importance they place to after sale services. The company has an ambitious target to become number one in the luxury market currently lead by BMW and Mercedes in 2000s. Audi maintains a growth trend both in its home market and other countries. Although Audi does not have a concession price policy in most markets, it has started to sell at lower prices in Turkey for a short while. Mr. AKSAÇ, advises the potential customers to buy one now because they won't have the same chance tomorrow. Currently Audi suffers from lack of brand recognition in the Turkish market which will soon be overcome with the help of its strong international image as well as the domestic sales policy: "Don't try to sell, try to make friends". The prices have become harmonised with Europe as a consequence of the Customs Union Agreement, therefore customers prefer to buy their cars in Turkey where they will also enjoy quality after sale services. Audi has a new model in the pipeline the A2 which will be build of aluminium like the aircrafts. This new development in technology requires substantial investments, but is expected to be a market success because it will result in a lighter car which will need a smaller engine for a high performance with less fuel consumption. Next term the company will be establishing a new logistic centre to serve the Group fleet including a training facility to catch up with the ever so fast technological progress. The company believes that all actions have to appeal to the local people and reflect local colours.
Elegans'a mail
|