Prof. Dr. MİTHAT MELEN
İstanbul Üniversitesi
İktisat Fakültesi
GOLÜ ATMAK ZAMANI
Türkiye artık duvarları
zorluyor. Üçte ikisi genç nüfusu, geniş doğa zenginliği,
kültür mirası ile dinamik Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’
ın ortasında geleceğin yıldızı olma yolunda ilerliyor.
Yıldız olmak 21. Yüzyılda
kolay değil. Çok çalışmak ve yıldız olmak için gerekli
fedakarlıkları yapmak gerekiyor. Vücudunuza çok iyi bakacaksınız.
Bünyeniz kuvvetli olacak. Çok iyi eğitim alacaksınız. Yerel
olmayacaksınız, uluslararası alana kayacaksınız. Yabancı ortamların kokusunu
iyi alacaksınız. O koku ile büyüyeceksiniz. Geniş bir çevreniz
olacak. Yerli sorunlardan çok uluslararası sorunlarla ilgileneceksiniz,
onlara çözüm bulacaksınız. Medya ile aranız iyi olacak.
Finans çevrelerinin dediklerini aynen yapacaksınız. Politik çevreleri
ihmal etmeyeceksiniz.
Bütün bunları
yaparsanız yıldız olur musunuz ? Yeterli değil; çok iyi yöneticileriniz
olacak. Sizi ulusal ve uluslararası piyasaya çok iyi pazarlayacaklar.
Yıldız oldunuz diyelim. Yıldızınızın yükselmesi yetmez, formunuzu
korumanız gerekir. Çok daha fazla çalışmanız gerekecek. Size
karşı çıkarılan rakipleri iyi tanımanız, onlarla mücadele etmesini
bilmeniz ve sürekli sahnede kalmak için hırslı ve hevesli
olmanız ise şart...
şimdi gelelim bizim
yıldız adayı Türkiye’ ye.Her yıldız gibi, eğitim ile ilgili sorunlarını
çözmesi gerekiyor. GSMH’ dan % 3 eğitime pay ayıran bir ülke
olarak OECD ülkelerinin sonuncusu durumundayız. Kişi başına 3,6 okuma
yılı düşüyor. İşgücümüzün % 80’ i mesleksiz,
ancak % 50’ si ilkokul bitirmiş. Kadınlarda bu oran neredeyse % 70’ lere
çıkıyor. Kısacası bizim yıldız adayı eğitimsiz. 21. Yüzyıla,
bilgi çağına girerken artık dünyada kol gücüne kimse
dönüp bakmazken, bilgisayarlaşan bu dünyada bu eğitim düzeyini
her ne pahasına olursa olsun yükseltmemiz gerekiyor.
Vücudumuza iyi
bakmaya gelince... Dünyanın en güzel coğrafi konumlarından birinde
olan Türkiye’ nin daha kadastrosu yapılmamış. Alt yapı yatırımları
tamam değil. Ulaşım ve enerji sorunları çözülmemiş. Ülke
insanının bir sağlık sigortası yok. Emekli kurumları iflasın eşiğine gelmiş.
Bölgeler arası farklılıklar gittikçe büyümüş,
geliradaletsizliği artmış, adalet ise kalmamış. özetle kendine iyi
bakamamış bu vücut. Belki de aşırı şişmanlamış, onun için elbise
dar geliyor. Vücudu biraz zayıflatıp giysiyi yeniden dikmek gerekiyor.
Ama herhalde vücuda iyi bakmak ve 21. Yüzyııla hazırlamak lazım.
Türkiye dünyaya
açılmakta geç kaldı. şimdi o gecikmenin faturasını ödüyor.
Ekonomisinde ve devlet yapısında, dünyaya ve liberal ekonomiye, piyasa
koşullarına uyum için yapısal reformları yapmakta gecikti. şimdi
yapmaya çalışıyor, zorlanıyor. Bunları yaparken ise bir çelişki
yaşıyor. Bir yandan devletin ülke ekonomisi içinde payını azaltmaya
çalışırken, diğer yandan bundan yararlananları içinden ayıklamaya
çalışıyor. Bu da zor olsa gerek. Başka bir deyişle, ülkeyi
yönetenler, GSMH’ dan en büyük payı alıyorsa, onlar bu payın
azalmasını ve ülkenin başka bir biçimde yönetilmesini
nasıl kabul edecekler ? Kendi ellerindeki yetkileri kendi yaptıkları yasalarla
vermelerini beklemek biraz hayal olmaz m? ?
Türkiye’ de artık
sorunun kişilerde değil, sistemde olduğu hepimizce biliniyor. Biz kişilerin
değişmesi ile meselelerin çözüleceğine inanıyoruz. Aslında
değişmesi gereken sistem, sistemle koşut olarak da kişiler... Başta politik
sistem daha yerel yönetim ağırlıklı bir yapı.Seçimle gelen
valiler, il genel meclis üyeleri, ilçe yöneticileri
, başkanlık sistemi, seçilmiş hakimler, savcılar, güçlü
belediye başkanları, mali olarak özerk belediye meclisleri. Sonra
ekonomik yapıyı değiştirmek gerekiyor. Daha çok piyasaya dönük
bir yapı.
Enflasyonu anladık mı,
bilemiyorum ama çok yenilir yutulur bir nesne olmasını öğrendiğimizi
sanıyorum. Buradan hareketle üretim ekonomisine dayanan, borçlanmadan
uzak ekonomik yapıyı da ülkeye oturtmamız gerekiyor. Vergisini veren
bir halk bilmei, zamanında hesap sorabilmelidir.
Türkiye artık bir
Kudüs- Moskova ekseni ile Bosna-Tahran paratezi arasına girmiştir.
Bu alan içindeki en güçlü ülkelerden biridir.
Türkiye’ nin ekonomik ve politik istikrarı da bunun için bütün
dünyayı ilgilendirmektedir. Batının ve kuzeyin aşırı İslam rahatsızlığı
ile, Doğu ve güney politik ve ekonomik susuzluğu arasında denge unsuru
olabilmek için gerekli altyapısını Türkiye geliştirmek zorundadır.
Bu altyapı da bilgiden ve insan kaynaklarının geliştirilmesinden geçmektedir.
Türkiye’ yi daha iyi yönetmekten, daha yetenekli, dünyayı
okuyabilen insanları yönetimlerin içine sokmaktan başka çaremiz
yok. Dinamik bir özel sektör yapısı, ülke insanının müteşebbis
ruhunu yansıtmaktadır. Müteşebbisin önünün açılması
gerekiyor. 1997 yılında bir kişilik bir işyeri açılması, istihdam
yaratılması için 93 bin dolarlık yatırım gereksinimi olması önemle
üzerinde durulması gerekli bir noktadır. Devleti ekonominin içinden
çekerken, girişimcinin önünü açmak zorundayız.
Yatırım maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor. Uluslararası rekabete
dayanmanın yolu birim maliyeti düşük, kalitesi yüksek dünya
piyasaları için üretimden geçiyor. Türkiye bunu
yapabilecek birime sahip, yeter ki iyi değerlendirelim.
Dünyada küreselleşme
Türkiye’ yi başka türlü etkiliyor. Bir yandan dünyanın
bilgi çağına geçişi, öbür yandan Türkieye’
nin 17. Yüzyıl ekonomik ve siyasi yapılaşma sıkıntılarından kurtulmaya
çalışması arasındaki çelişki... İstanbul’ daki 1 milyon yapının
700.000’ i kaçak olursa, çarpık kentleşmenin getiridği yağma
kültürünün ülkeyi nasıl etkilediğini anlatmaya
gerek kalır mı ? Türkiye’ nin en önemli sorunu bugünlerde
tüm nüfusunun 3/1’ inin gecekondularda yaşaması. Gelecek yüzyılda
bu oran 3/2’ ye kadar tırmanacak. O zaman ülke yöneticisinin
böyle yerlerden çıkması doğal hale geliyor. Demokratikleşme
süreci ile çarpık kentleşme olgusunu iyi birleştirmemiz gerekiyor.
Türkiye’ nin gençlerine
ve başta genç girişimcilerine çok önemli bir görev
düşüyor. 21. Yüzyıla Türkiye’ yi taşımak, bilgiye Türkiye’
yi ulaştırmak, üretim ve verimliliği yakalamak, Türkiye’ yi yıldız
yapmak... Yıldızlık akıldan geçiyor, bilgiden geçiyor, üretimden
geçiyor, işbirliğinden geçiyor.
“2020 Yılında Dünya”
diye, OECD’ nin bir araştırması var. DPT ve Dışişleri Bakanlığı iki yüksek
bürokratı bu çalışmaya bakarak bir benzerini Türkiye için
geliştirdiler. TÜGİAD böyle bir çalışmayı pekala yapabilir.
Bira gecikmiş de 75. Yıl Kutlamaları’ na yetiştirebilir. Paneller şeklinde
düzenlenecek böyle bir çalışmanın her kesimin görüşünün
alınarak hazırlanması yararlı olur. Başta komşularımız olmak üzere
uluslararası çevrenin de görüşlerinin katılması ile bu
çalışmanın önemli bir yapıt haline dönüşeceği ve
geniş yankılarının olacağı unutulmamalıdır.
Türkiye’ nin durumunu,
yıldızlık için bir çok niteliğinin olmasına rağmen, bir türlü
sıyrılıp yükselemeyen bazı yıldız adaylarına benzetmemiz mümkün.
Bu adaylar kendini yıllardır forma sokmadan suçu hep başkalarından
ararlar.
Siz etrafınızla uğraşmayın;
kendinize çeki düzen verin, çağa ayak uydurun yeter.
Top şimdi gençlerde.
Ne kadar üretirsen,z ne denli dünyayı yakalarsanız o kadar başarılı
olacaksınız. Hem siz hem Türkiye yıldızlaşacak. Kimsenin dediğine
bakmayın, golü atmanın tam zamanı.
MİTHAT MELEN: “TIME TO
SCORE A GOAL”
Turkey is pushing her
limits. The country is moving towards becoming a star in the Middle East
and Balkans, thanks to her two young population, natural beauty an dcultural
heritage. In order to become a real star in her region, Turkey has to solve
problems such as education, investments in infrastructure, transportation,
energy and health insurance. Unfortunately, Turkey has delayed opening
up to the world and carrying out the struct?ral reforms necessary for her
integration with liberal economy and market conditions. In Turkey, many
problems come about as a result of the system in place. The political system
must become more decentralized and the economic structure more market-oriented.
There is need for public officials such as governors, judges, prosecutors
to be elected instead of appointed. There is need for more powerful mayors
and financially independent municipal councils. We have now come to understand
that we cannot continue to live with inflation. We have to base our economy
more on production. Turkey now is one of the most powerful countries in
the midst of the routes from Jerusalem-Moscow and from Bosnia-Tehran. That
is why political and economic stability in Turkey is important for the
whole world. In order to become an instrument of balance in the region,
Turkey has to improve her manpower potential and information infrastructure.
There is need for more freedom fopr the dynamic private sector of the country.
If Turkey manages to improve in the above mentioned areas, there will be
no obstacle for the country to score the goal.
Elegans'a mail
|