PARLAMENTER SİSTEMDE
YENİ UFUKLAR
Yalım EREZ - Sanayi ve Ticaret Bakanı Türkiye’de eğitimden sağlığa, adaletten insan haklarına, eğitimden ekonomiye pekçok sorunun olduğunu ifade eden Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım EREZ, ancak temel sorunun, siyasetçilerin sorumluluk bilinci taşıamasından kaynaklandığını belirtti. Türkiye’nin bu sorunları aşabilecek potansiyele sahip olduğunu da bildiren EREZ, konuya ilişkin şunları söyledi: “Siyasetçinin bugüne olduğu kadar yarına karşı da bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk siyaset yaptığınız sürece kaçamayacağınız ve ertelemeyeceğiniz kadar önemlidir. Fakat ne acıdır ki Türkiye’de maalesef siyasetçiler her zaman bu sorumlulukların bilincinde değildirler ve Türkiye’nin temel sorunu da bence budur. Peki Türkiye bu sorunları aşamayacak imkansızlıklar içinde bir ülke midir? Hayır. Gerek insan potansiyeli gerekse coğrafi konumuyla sorunları alt edecek durumdadır.” Konuya ilişkin bireysel gözlemlerini de aktaran EREZ, “bir dönem özel sektörde görev alan bir insan olarak 3 yıldan beri de seyahat ettiğim için ülkeye hizmet eden biri olarak benim bir tesbitim var ve bu tespitime de adımın Yalım olduğu kadar inanıyorum ki tesbitim doğrudur. Bu tesbitimde Türkiye bu sorunları bugünkü siyaset anlayışı ve bugünkü kamu yönetim sistemiyle aşamaz. Türkiye’nin aslında gündeminde bir temel sorun vardır. O da bugünkü siyaset anlayışıdır. Türkiye, bugünkü siyaset anlayışını değiştiremezse, bugünkü kamu yönetim anlayışını değiştiremezse bu sorunları aşması mümkün değildir” dedi. Türkiye’nin şu anki
durumuyla ilerleme kaydedilemeyeceğini savunan Yalım EREZ, günümüz
siyasetinin halka dayanmadığını belirterek, şunları söyledi:
söyleyeceğim. Çünkü Türkiye’nin sorunu burdadır. “Ben, Türkiye’de bu sistem değişmelidir” dedim. Ben “ya değişim ya ölüm” derken sert tenkitler aldım. Ama ben, bunu söylerken kimseyi öldürme niyetinde falan değildim. Eğer Türkiye dünyada hızla gelişen bu değişime ayak uyduramazsa yok olacaktır. Yani gelişmiş ülkeler arasına girememek aslında yok olmak demektir, ben bunu belirtmek istemiştim. Atatürk’ün Türkiye’ye bıraktığı en büyük emanetin demokratik parlamenter rejim olduğunu kaydeden EREZ, seçim sisteminin de yanlışlarla dolu olduğunu ileri sürerek, bu yanlışların nasıl çözüleceğine ilişkin çözüm önerileri de sundu. “Siyasi sistemimizi çok iyi irdelememiz gerekir. Bugün Türkiye’de en büyük sorun nedir? Siyasi istikrarsızlık. Siyasi istikrarsızlığın temeli nedir? Siyasi bölünmüşlüktür. Peki siyasi bölünmüşlük niye vardır? Eğer Türkiye’de bu işi yapanlar, bu işle uğraşanlar soruna doğru teşhis koyamazlarsa hastalığı halletmek mümkün değildir. Türkiye’deki siyasi bölünmüşlüğün sebebi eğer aranızda bir anket yaptıracak olursak, inanıyorum ki %50’ye yakını önümüzdeki yıllarda hangi partiye oy vereceğini sorarsak, “hiçbir parti” cevabını verecektir. Çünkü Türkiye’de kendini sağda veya solda tanımlayan ki bana göre artık sağ sol kavramları çağdışı kalmış kavramlardır. Merkez sağda veya solda diye kendini adlandıran halktan kopmuş partilerdir. Aralarına Çin Seddi gibi (örgüt) denilen şey girmiştir, halk partilerden uzaklaşmıştır. Türk halkının siyasete ve siyasi partilere güveni kalmamıtır. Siyasetçi olarak bizlerin oturup düşünmesi gerekir. Bu, aslında rejim için de tehlikelidir. Eğer bir ülkede siyasete güven kalmamışsa, siyasetçinin, bu ülkenin sorunlarına çözüm getireceğine inanç kalmamışsa, bu rejim için tehlikelidir. Bu rejim bizim en kıymetli varlığımızdır. Hepimiz Atatürkçüyüz. Hepimiz Atatürk’ü seviyorsak, koruyacağımız Atatürk’ün bize en büyük emaneti, demokratik parlamenter rejimdir. Ben “değişim” derken yeni sistemler arayalım demiyorum. Benim söylediğim Türkiye’de, demokratik, çoğulcu parlamenter rejimdir lüzumlu olan. Ama demokratik parlamenter rejimin iyi çalışmasının önünde olmayanlar vardır. Demokratik parlamenter rejim yozlaşmıştır. Niye yozlaşmıştır? Belirttiğim gibi, siyasi partilerimizde demokrasi yoktur. Daha çok ihtiyacımız olan şey demokrasidir. TBMM’de demokrasi yoktur. Çünkü siyasi partilerimizde demokrasi yoktur. Çözüm olarak Türkiye’de yapılacak tek şey siyasi partilerimizi demokratik bir yapıya kavuşturmak olmalıdır ve bu örgüt denilen halkla partiler arasında Çin Seddi gibi olan ve bana göre bütün partizanlığın, varsa bütün suistimallerin, bütün yolsuzlukların, bütün hırsızlıkların temelinde bunlar vardır. Bütün kötülüklerin anası olan bu örgüt denilen şeyi kaldırıp Türkiye’de, siyaseti çağdaş standartlara kavuşturmak lazımdır. Siyasi partilerden vazgeçmemiz mümkün değildir. Çünkü siyasi partiler de demokrasinin önemli bir kurumudur. O zaman halkla siyasi partilerimizi bütünleştirmemiz gerekir. Bunu nasıl yapacağız? Çözümü, partilerin üye kayıtlarını ilçe seçim kurullarına yaptırmaktır. Bir seçmen bir partiye üye olmak istiyorsa, kendi ilçe seçim kuruluna giderek bilgisayarla üye olacaktır. Türkiye’de 35-36 milyon seçmenimiz vardır. Partilere bakarsanız 12 milyon partili üye vardır. Eğer öyleyse Türkiye parsellenmiştir. Yani üyenin işte anası, babas, çocuğu, karısı üçle çarptınız mı 36 milyon eder. Bunların dörtte üçü balon üyedir. Böyle bir üye falan yoktur. O üyelerin çoğu üye oldukları partiye oy dahi vermemektir. Çünkü ya il başkanı ya ilçe başkanı kendi seçiminde adamı kullanmak için üye yapmıştır. O nedenle yapılacak olan şey halkın doğrudan partilere üye olmasına imkan sağlamaktır. Bir başka yapılacak şey de ön seçimi partilere kayıtlı tüm üyeler yapmalıdır.” YALIM EREZ: “NEW HORIZONS
FOR THE PARLIAMENTARY SYSTEM”
Elegans'a mail |