Elegans Logo
Tugiad Logo 1986
SUÇ EKONOMİ Sİ
Ekonomik Yapısal Dönüşümler
CUMHURİYETİN 100. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNE DOĞRU GENÇ VİZYON ARAYIŞLARI
EKONOMİK YAPISAL DÖNÜŞ ÜMLER ARAŞTIRMA RAPORU BASIN ÖZETİ

Türkiye’nin ekonomik vizyonu Toplumsal ve Bireysel refah seviyesinin arttırılmasıdır. Türkiye, 1923 yılında kurulan Cumhuriyetin 75. Yılın kutladığı 1998 yılına kadar geçen süreçte önemli bir ekonomik gelişme göstermiştir. Bu gelişim süreci temelde 1928-1980 ve 1980 sonrası olarak iki dönemde değerlendirilebilir. Her iki döneminde kendi içinde ayrılabileceği alt süreçlerin bulunduğu da muhakkaktır. Bu iki dönemin ortak hedefi ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi ve gelişmiş ülkeler arasına katılmak olarak belirlenmiştir. Ancak iki dönemin arasındaki temel farklılık ekonomik kalkınmanın sağlanmasında uygulanan yöntemler olmuştur. 1980 yılına kadar olan süreçte dışa kapalı ve kamu ağırlıklı, karma bir ekonomik model uygulanırken, 1980 sonrası dönemde dışa açık piyasa ekonomisi modeli uygulanmaktadır

Her iki dönem boyunca uygulanan kalkınma politikaları sonucunda 2000’li yıllara girerken Türkiye’nin ulaştığı milli gelir 200 milyar dolara yaklaşmış (1997 yıl sonunda 194 milyar dolar, 1998 yılında tahminen 204 milyar dolar) kişi başına milli gelir ise 3000 dolara ulaşmıştır.(Resmi ve kayıtlı veriler itibariyle). Ulaşılan bu ekonomik büyüklükler itibariyle Türkiye uluslararası alanda yapılan gruplandırmalarla halen gelişmekte olan ülkeler arasında yer almaktadır. Gelişmekte olan ülke statüsünden yeni sanayileşmiş ülke statüsüne geçen ülkelerde ise milli gelirin ortalama 6000-8000 ABD dolarına ulaştığı görülmektedir.

Türkiye’nin cumhuriyetin 100. yüzyılına doğru değişen ve yeni dünya trendleri çerçevesinde ekonomik vizyonu ülkenin ve bireylerin zenginliği ve refah seviyesinin arttırılması olmalıdır. Yeni ekonomik vizyonun sayısal veriler ile desteklenmesi gerekecekse, 2010 yılında kişi başına milli gelirin 8000-10.000 ABD doları aralığına çıkarılması temel hedef alınmalıdır. Ekonomik vizyonun önemli bir özelliği de uzun vadeli düşünebilme ve plan yapabilme olmalıdır. Türkiye 1980-1990 yıllar? arasında geçirdiği değişim ve reform sürecinin ardından 1990’lı yıllarda kısa vadeli ekonomik kararlar ile, içe dönük kısır siyasi çekişmelerin yaşandığı bir süreci yaşamaktadır. Bugün, tüm dünya ülkeleri dönük tahmin edebildikleri süreçleri kapsayacak hedefleri belirlemektedir. Bir başka deyişle dünyanın 2010’lu, 2020’li yılları bugünden şekillendirilmektedir. Uzun vadeli düşünme pratiğinden uzaklaşılması, ileriki yılların bugünden kaybedilmesi anlamına gelecektir. Ekonomik vizyonun sadece enflasyon ile mücadele veya sadece iç borç sorunun çözülmesi gibi konularda yoğunlaştırılması ve sabitleştirilmesi de sakıncalıdır. Ekonomik vizyon, iç ve dış tüm değişkenleri değerlendirerek ekonomideki bütün aktörleri yeniden yapılandırılacak nitelikte olmalıdır.

Bu anlamda hazırlana Ekonomik Vizyon ve Değişim Programının temel hedefi “toplumsal ve bireysel refahın arttırılması” olarak belirlenmiştir. Diğer tüm sayılabilecek hedefler ve bu ana hedefin alt unsurları olarak değişim programı içinde yer almaktadır.

Türkiye, toplumsal ve bireysel refahı arttırmak için hızlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeli uygulanmalıdır. Devlet istatistik Enstitüsünün nüfus tahmini çalışmalarına göre Türkiye’nin nüfusu 2010 yılında yaklaşık 74 milyon olacaktır. Kişi başına 8000 dolar milli gelir hedefi için toplam milli gelir büyüklüğünün 592 milyar dolara ulaşması gerekmektedir. 1997 yıl sonunda 194 milyar dolar olan milli gelirin 13 yıl içinde 592 milyar dolara ulaştırılması için gerekli yıllık ortalama büyüme hızı yüzde yaklaşık yüzde 10’dur. Türkiye yeni yüzyılın ilk on yılında dengeli, hızlı ve sürdürülebilir büyüme modelini iç ve dış ekonomik trendlere bağlı olarak belirlemelidir.

Hızlı ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin en önemli belirleyicisi, daha da geniş anlamda ülkelerin ekonomik vizyonlarının belirleyicisi ise Dünya’da yaşanmakta olan ve önümüzdeki on-yirmi yıl içinde karşılaşılacak olan ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel değişimler ve trendlerdir. Ekonomik vizyon oluşturulurken bu önemli değişim ve trendlerin olası etkileri azami ölçüde dikkate alınmıştır. Türkiye’nin hızlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeli uygulamasının önündeki en önemli engel ise makro ekonomik dengelerin bozulmasıdır. Enflasyon olgusu bunun en önemli sonucudur. Ancak, Türkiye’nin bugüne kadar uyguladığı hızlı ekonomik büyüme modeli makro ekonomik dengeleri bozmakta ve enflasyona yol açmaktadır. Türkiye’nin son on yıldır gerçekleştirdiği ortalama yüzde 5.5 ekonomik büyüme modelidir. Kamu açıkları ve açıkların parasal genişleme ile finansmanı ekonomide iç talebi genişleterek büyümeyi sağlamakta ve yeni istihdam alanları yaratmaktadır. Bunun karşılığında enflasyon sürmekte ve gelir dağılımı bozulmaktadır. Ekonomik vizyonun dünyadaki değişmeler çerçevesinde hızlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeli ile toplumsal ve bireysel refahı değiştirmenim şartı, öncelikle Türkiye’de bozulmuş olan makro ekonomik dengelerin tesisi ve istikrarlı bir ekonomik çevrenin yaratılmasıdır. Bu nedenle Enflasyonla Mücadele, Gelir Dağılımının iyileştirilmesi, istihdam politikaları, siyasi istikrar ve seçim ekonomisi ile Kayıt dışı ekonominin önlenmesi başlıkları altında Makro ekonomik dengelerin tesisi ve ekonomik istikrar önerileri ekonomik vizyonun parçaları olarak yer almaktadır

Ekonomik vizyonun temeli ise hızlı ve sürdürülebilir bir modelinin uygulanması ile makro ekonomik dengelerin tesisi ve ekonomik istikrarın sağlanmasına da destek verecek olan stratejiler ve reformların belirlenmesi ve hayata geçirilmesidir.
Hızlı ve sürdürülebilir büyümenin belirleyicisi özel sektördür. Piyasa ekonomisi şartlarında özel sektör iç ve dış talebe göre yatırım, üretim ve satış (ihracat) stratejilerini belirlemektedir. Ayrıca bölgesi itibari ile de geniş bir potansiyel dış pazara sahiptir. Bu doğrultuda ihracat ve dış pazarlar, sanayileşme, teknoloji, rekabet gücü ve verimlilik, girişimcilik gibi ana başlıklar itibariyle yeni stratejiler önerilmektedir. 1980 sonrası ekonomik değişim ve piyasa ekonomisi uygulamalarına rağmen Kamu’nun ekonomideki payı üretim ve fiyat belirleyicisi olarak halen sürmektedir. Ayrıca kamu açıklarının finansmanı için özel sektörün kullanılabilir fonlarına müdahale edilmektedir. Kamu kesimi reformlarının temel amacı, kamu açıklarının daraltılması, kamu tasarruflarının arttırılması, kamunun mal ve hizmet üretiminden çekilmesi ile, idari açıdan sadeleştirilmesi ve şeffaflaştırılmasıdır.

Türkiye’nin ekonomik büyüme ve kalkınmasının önündeki en önemli engel kaynak tasarrufudur. Türkiye hızlı, istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme için yurt içi tasarrufları arttırmak, kullanımını etkinleştirmek ve yurtdışı tasarrufları daha fazla kullanmak durumundadır. Mali sektör reformları ile kamu kesimi reformları ve yabancı sermaye ile ilgili reform önerileri bu amaca yöneliktir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları ayrıca büyümedeki belirleyici özel sektör içinde yer alacaktır.

Ekonomik büyümenin önemli bir unsuru da enerji, ulaştırma, iletişim gibi alt yapı yatırımlarının yapılmasıdır. özel sektörün altyapı yatırımlarına katılımı sağlamayı hedefleyen önerilerde bu bölümde yer almaktadır.

APPROACHES TO LEADING PROBLEMS IN TURKEY TOWARDS THE 2000's: ECONOMY OF CRIME

The reasons for the economy of crime can be outlined under three headings: Socio-political reasons, economic reasons and reasons arising as a result of shortcomings of the public authority. A rapid population growth, urbanization and social changes are the leading socio-political reasons. Rapid growth of the population makes it impossible for individuals to get an equal share of the growing wealth and cripples the growth of the economy and sustainable development. In Turkey, the growth rate of the economy has always been lower than that of urbanization, which is another factor leading to an increase in conflict and criminal behaviour. Social change in Turkey has led to the birth of an ethical code based on "saving the day" and "succeeding no matter what". The leading economic reasons of the economy of crime are: prohibitions, unemployment and lack of equality in the distribution of wealth. Prohibitions are one of the main reasons that fuel an economy of crime, since the goods that are traded in an this type of an environment have extremely high prices and profit margins. Unemployment leads to a disruption in the distribution of wealth and creates a suitable environment in which crime flourishes. Finally, the shortcomings of the public authority are based on three factors: Reasond arising from the political infrastructure, the judicial system and the bureaucracy.

SEARCH FOR A YOUNG VISION TOWARDS THE 100th ANNIVERSARY OF THE REPUBLIC: 1) ECONOMIC STRUCTURAL TRANSFORMATION
Turkey’ s economic vision is the elevation of social and individual welfare level. Turkey’ s development since the establishment of the republic in 1923 can be analyzed in two stages: 1928-1980 and the aftermath of 1980. As a result of specific development policies, Turkey’ s GNP reached 200 billion USD, yielding a Per capita income of 3.000 USD as of 1997 year end. Yet, Turkey should aim a per capita income level of 8.000 - 10.000 USD by the year 2010, and its economic vision should not be limited to combating inflation and solving the domestic debt problem. In this respect, the general philosophy of the Economic Vision and Change Program ie “elevation of social and individual welfare level” is appropriate. The most critical components of a rapid and sustainable development and, therefore, the detrmining factors for economic visions of countries are the present and future economic, commercial, social and cultural changes and trends. The number one obstacle before Turkey in implementing such a sustainable development model is the macro economic imbalance prevailing in the country. High inflation rate is the direct outcome of this imbalance. Thus, the macro economic imbalance should be corrected in order to ensure a rapid and sustainable development and to elevate social and individual welfare level in Turkey. It should also be noted that appropriate infrastructure investments are indispensable and such investments should involve the private sector.



MEDYATEXT
Elegans'a mail