BÜYÜME
- ENFLASYON İKİLEMİNE ÇöZÜM
Dr. Can Fuat GÜRLESEL 1998 yılının ilk çeyresinden itibaren uygulamaya konulan ve enflasyonla mücadeleyi hedefleyen politikalar sonucunda iç talepte daralma yaşanmaya başladı. iç talepteki daralmanın sonucu ise ekonominin soğuması ve ekonomik büyümenin yavaşlaması olacaktır. Türkiye’de ekonominin genel dengesi; ekonomik büyüme ile enflasyonu karşıt iki unsur haline getirmektedir. A) Türkiye yeni sanayileşmiş ülke statüsüne geçmek ve kişi başına milli geliri 7-8000 dolar seviyelerine çıkarmak için istikrarlı hızlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek zorundadır. Ekonomik büyüme hedefi yıllık ortalama yüzde 8-10 arasında olmalıdır. Aksi takdirde son 10 yılın ortalaması olan yüzde 5 ekonomik büyüme ile 2010 yılında ulaşabilecek kişi başına milli gelir 4800 dolar civarında olacaktır. B) Türkiye’nin yurtiçi kaynakları yüzde 8-10 arasında bir ekonomik büyümeyi sürdürmeye yeterli değildir. Tüketim eğilimi artmakta yurtiçi tasarruf oranı gerilemektedir. Yurt içi tasarrufların GSMH’ye oranı yüzde 20.5’dir. özel sektör GSMH’ye oranla yüzde 3.4 tasarruf fazlası verirken, kamu kesimi yüzde 8.4 oranında açık vermektedir. Türkiye’nin net tasarruf açısının GSMH’ye oranı yüzde 5’dir. Türkiye bu net tasarruf açısını yurtdışı tasarruflar ve parasal genişleme ile karşılamaktadır. Yurt dışı kaynak girişi yıllar itibariyle artarak GSMH’ye oranla yüzde 5’e ulaşmıştır. 1996 yılında 9 milyar dolar, 1997 yılında 8.5 milyar dolar yurt dışı kaynak girişi ekonomideki yüzde 8’lik büyümeyi finanse etmiştir. C) Türkiye’de
ekonomik büyüme 1990 sonrasında giderek iç talebe bağlı
hale gelmiştir. 1980-1990 yılları arasında dışa açık ve dış talebe
bağlı büyüyen Türkiye son yıllarda iç talepteki genişlemeye
bağlı hızlı büyüme göstermektedir. Ancak iç talepteki
genişleme reel gelirdeki artışa dayanmamaktadır. Kamu açıklarının
finansmanı için yaratılan parasal genişleme ve yurt dışı kaynak
girişi iç talebi genişletmektedir. Böylece enflasyonist bir
süreç içinde iç talep artşı ve ekonomik büyüme
yaşanmaktadır. Türkiye’de iç talep genç nüfus,
göç, hızlı kentleşme ve tüketim eğiliminin artışı gibi
nedenlerle kuvvetli kalmaya devam edecektir. Ancak Türkiye’nin iç
talebe dayalı büyümesi enflasyonisttir. Bu nedenle enflasyonla
mücadele programında alınan önlemlerin ilk etkisi doğrudan iç
talebin daralması olmaktadır.
E) Enflasyon ile ekonomik büyümeyi ikilem olmaktan çıkaracak böyle bir büyüme modelinin uygulanması ise yapısal dönüşümleri ve reformları gerektirmektedir. Bu amaçla; ihracat ve sanayi stratejilerini geliştirerek, katma değeri yüksek, teknoloji içeren malların üretimine geçilmeli ve mevcut ürünlerde rekabet gücü arttırılmalıdır. Yurt içi tasarruf oranı yükseltilmelidir. Tüketim eğilimindeki artışa rağmen tasarruf arttırılması için tasarrufların üzerinden alınan tüm vergiler kaldırılmalıdır. Yurt dışı kaynak girişi sürdürülmelidir. Ancak yurt dışı kaynaklar tüketimin ve kamu açıklarının finansmanı için deşil, yatırımların finansmanı için kullanılmalı, doğrudan yabancı sermaye yatırımları arttırılmalıdır. Kamu açıklarının kapatılması için kamu kesiminde ba?ta Sosyal Güvenlik Sistemi olmak üzere yapısal reformlar kısa süre içinde tamamlanmalıdır. F) Kuvvetli iç talebin yanı sıra dış talebe dayalı büyümenin gerçekleştirilmesi için dünyadaki gelişmelerin de uygun bir ortam sunması ve elveri?li olması gerekmektedir. 1997 yılından beri yaşanan Asya - Pasifik krizi uluslararası ticareti daraltmaktadır. Ancak önümüzdeki on yıl içinde krizin etkilerinin atlatılması ile birlikte dünya ticaretinin GATT anlaşmalarının da yürürlüğe girmesi ile birlikte ortalama yılda yüzde on oranında artacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’nin bölgesindeki ülkelerin gelişme potansiyeli, Gümrük Birliği anlaşması ve 18 ülke ile imzalanacak Serbest Ticaret Anlaşmaları da ihracata dayalı büyüme için Türkiye’ye avantaj sağlamaktadır. önerilen model ile hızlı ekonomik büyüme ve enflasyon arasındaki ilişki önemli ölçüde koparılmaktadır. İç talebe dayalı büyüme modelinin sürdürülmesi halinde ise enflasyon ile mücadele programının toplumun geniş kesiminden destek görmesi sağlanamayacaktır. CAN GÜRLESEL: “THE
SOLUTION TO THE DILEMMA OF GROWTH/INFLATION”
Elegans'a mail |