Türkiye`nin enerji talebinin karşılanmasında dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğini söyleyen COŞKUNKAN, "Dışa bağımlılığın azalması için iyi bir enerji politikamızın olması şart. Özellikle bugün dünyada yaşanan ekonomik durgunluğun aşılmasında su, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılmalı. Bu kaynaklar hem maliyet açısından uygun hem de çevreye zararsız. Biz de genç işadamları olarak bu alanda yatırımları artırmalıyız" dedi.
Türkiye`nin enerji yoğunluğu yüksek bir ülke olduğunun altını çizen ENVY Enerji ve Yatırımlar A.Ş. Proje Müdürü Fatih AYHAN, dışa bağımlılığın düşürülmesi için yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımların artırılması gerektiğini söyledi ve girişimcilerin yenilenebilir enerjide uzun vadeli düşünerek yatırım yapmalarını istedi. AYHAN, şu tavsiyelerde bulundu: "Yatırımcılar bu işin uzmanlarıyla çalışmalı. Plan ve hedefler uzun vadeli düşünülerek belirlenmeli. Büyük yatırımlar gerektirdiği için birçok grup birleşerek ortak hareket etmeli. Türkiye`de elektrik talebinde her yıl büyük artışlar kaydediliyor. Bunun karşılanması için yatırımların da aynı hızda artması gerekiyor. 2005-08 yılları arasında elektrik tüketimi yüzde 22 artarken, üretim ise yüzde 8 artış gösterdi. Tedbir alınmazsa üretim tüketimin altında kalacak."
Yenilenebilir enerjiyle alakalı hükümetin üzerinde çalıştığı yeni kanun taslağını da değerlendiren AYHAN, teşvik fiyatlarının yeniden düzenlenmesinin öngörüldüğünü, güneş enerjisine dayalı elektrik üretimi için 20 yıl alım garantisi ile mekanik ve elektromekanik teçhizatta yerli katkı payı uygulamasının yürürlüğe girmesinin beklendiğini kaydetti.
AYHAN, güneş enerjisiyle elektrik üretme sistemlerinden fotovoltaik sistemler hakkında da bilgi verdi. Fotovoltaik hücrelerin güneş enerjisini direkt elektriğe çevirdiğini ifade eden AYHAN, bu sistemde karbon salınımı olmadığı için çevrenin zarar görmediğini belirtti. Yüksek maliyet ve düşük verim konusundaki dezavantajlar ilgili çalışmaların sürdüğüne dikkat çeken AYHAN, uzun vadede maliyetlerin düştüğünü ve verimin arttığını vurguladı.
Alternatif politikalara yönelmek gerekiyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Budak DİLLİ, elektrik sektörü ve tüketimdeki eğilimde herhangi bir değişiklik olmaması durumunda, 2030 yılında genel enerji kullanımının yüzde 50 ila 60 oranında artacağına, kömür, petrol ve doğalgaz kullanımını ile nükleer enerji yatırımlarının da artacağına işaret etti. Bu yatırımların yatırımcı ve iklim açısında sürdürülebilir olmadığını belirten DİLLİ, "Alternatif politikalara yönelmek gerekiyor. Aksi takdirde atmosferdeki sera gazı miktarı 550 PPM seviyesine ulaşacak" dedi.
Bu meselenin sadece yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çözülemeyeceğini söyleyen DİLLİ, şöyle konuştu: "Tüm bunların yanında karbon yakalama sistemleri oluşturulmalı, tüketim kontrol altına alınmalı, yani daha az enerji ile aynı iş yapılmalı, yenilenebilir enerji kaynakları artırılmalı. Özellikle Türkiye`nin enerji konusunda verimlilik sorunu var. Aynı işi yapmak için daha çok enerji kullanıyoruz. Türkiye`de talep artışı Çin`den sonra 2. sırada. Yenilebilir enerji desteklenmeli ve bu kaynakların kullanımı ile payının artması gerekiyor.
Mevcut sürdürülemez yapı ve uygulamalar yerine yenilenebilir kaynaklardan azami ölçüde faydalanmalıyız. İthalatta kaynak, ülke ve güzergah çeşitlendirmesi, talep tarafında iyileştirme ve alternatif kaynaklar kullanılmalı. Yatırım ortamını iyileştirmek üzere şeffaf rekabete dayalı piyasalar yaygınlaştırılmalı.
Bölgesel ve ikili iş birlikleri ile piyasalar geliştirilmeli. Enerji yoğun teknolojilerden uzaklaşarak enerji verimliliği artırılmalı. Ayrıca nükleer enerjiye yönelmek gerekiyor."
|
|
|
|
|
TÜGİAD Bursa Şubesi Başkanı Murat COŞKUNKAN yeni il başkanına derneğin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi verip, ekonomide yaşanan sorunlar hakkında görüşlerini paylaşırken, bu anlamda hükümetten beklentilerini de dile getirdi. COŞKUNKAN, Bursa İl Başkanının hükümetin Bursa’daki temsilcisi olması sebebiyle, bu paylaşımda bulunduğunu belirtirken, temsil ettiği işadamları adına son döneme ilişkin önemli verileri sundu.
VARDAR ise; sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışma içinde çalışmayı hedeflediklerini, yaşanan olumsuzlukların kent sanayisine yansımalarını minimum düzeye çekmek adına işadamlarıyla işbirliğini önemsediğini belirtti.
Karşılıklı görüş alışverişi sonrası VARDAR, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek TÜGİAD’a çalışmalarında başarılar diledi.
ÇATALKAYA karşılıklı görüş alışverişi sonrası, ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirerek TÜGİAD’a çalışmalarında başarılar diledi.
IMF ile ilişkiler konusunun toplumda merak edildiğini, merak etmenin de bir hak olduğunu ifade eden ÖZİNCE;’bu konuda konuda belirsizliğin ortadan kaldırılmasını talep etmek hakkımız ama herkesin her işe burnunu sokması doğru değil’ diye konuştu.
IMF ile pazarlık etmenin hiç kolay olmadığını vurgulayan ÖZİNCE,’Anlaş anlaş diyorlar. Sen git anlaş. Var mı böyle? ‘Anlaş’ diyenler heyetle anlaşsın bakalım, Türkiye cumhuriyeti vatandaşları adına bir koyun kendinizin yerine… benim bu güne kadar basın mensubu arkadaşlara yazdırtamadığım tek ifadem şudur; Bu soruyu niye bana soruyosunuz? Ben yetkisi sorumluluğu olan bir insan değilim. Böyle soruları her önüne gelene sormamak, cevap verene inanmamak durumundayız’ dedi.
IMF anlaşması ve belirsizlik
ÖZİNCE, IMF’ in ile belirsizliklerin ortadan kalmasına katkı yapacağını belirterek, şunları kaydetti: ‘Türkiye şu güne kadar IMF’siz uygulamayı başarıyla götürebilmişe benziyor. Acaba para fonunun Türkiye ile anlaşma konusunda, şu anki yoğunlukları ve durumu çok mu rahattı bilemiyorum. Fakat para fonunu bir sağlık müessesine benzetecek olursak şu anda durumu Türkiye’ninkinden çok daha ciddi acil hastalar olduğu, yoğun bakımlık hastalar olduğu bir gerçek. Para fonunu da böyle düşman gibi görmemek lazım. Serbest piyasa ekonomisine inanıyorsak, bir kere içimize sindirmek finans kapital gereği. Sermaye düşmanıysan, kapitalist felsefeye düşmansan bir kere söylemler yapılıyor ya iş çerçevesinde filan, onlar gençlerin kafasına sokuluyor. Ben çok yaptım zamanında o tür şeyleri, öğrencilik zamanında. Şu anda dönmüş falan diye nitelemeye gerek yok, devir değişti. Ama burada söylemek istediğim; içinde insanımız var.’
Türkiye’nin reytingi komik
IMF’nin çok daha ciddi sorunlarla uğraştığını ifade eden ÖZİNCE, Türkiye’nin şu ana kadar işi kendi imkanlarıyla fena götürmediğini belirtti. ÖZİNCE, şöyle konuştu: ‘Ancak, yedi düvelde akıl ve destek verilirken Türkiye’delimitlerin başkasına kullanılması hiç doğru değil. IMF’nin özellikle Türkiye’nin kredibilitesini yükseltebilecek destekler vermesi lazım. Türkiye’nin reytingi komik. Fon’un Türkiye’ye kredibilite konusunda destek vermesi gerekli. Türkiye’nin Mısır ve Kolombiya’nın altında Venezüella ve Nijerya ile eş reytingte olması akla ziyan bir konudur. IMF bu konuda yol göstersin ne yapacağını bilelim…’
ÖZİNCE, bu süreçte paranoyak olmaktan vazgeçmek gerektiğini vurgulayarak, “Süper paranoyak davranıyoruz. Yani bizde kriz feryadı arşı alaya çıkıyor ki... Ben şimdi burada ‘Bankalarda sıkıntı olabilir’diyeyim yarın kıyamet kopar. Belki uydurdum. Hiç kimse gerçek bilgiyle hareket etmiyor. Boyuna doldurma. Oysa işadamı, bilançoyla konuşur.
Ama, IMF ile ben olumlu bir şeye varacağımız inancındayım. Onun da kredibilitesi açısından bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye fonun yüz akı. Türkiye her şeyi doğru idare etti” dedi.
Başkan Murat COŞKUNKAN Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin ÖZİNCE’ye, İznik’te özel olarak üretilmiş çini tabak hediye etti.
|
|
|
|