SİYASİ VİZYON 21. YÜZYILA GİRERKEN YENİ VİZYON İHTİYACI Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin temel hedefi çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktır. Bu çok açık ve net hedef bugün de varlığını ve önceliğini korumaktadır. Bu, ATATÜRK tarafından konulmuş olan uzak görüşlü hedef, cumhuriyetin vizyonu olarak kabul edilmelidir. Türkiye 1923 yılından bu yana geçen süre içinde bu hedefe yönelik çabalar göstermiştir. Ancak 1989 yılından itibaren, özellikle dünyada yaşanan iki kutuplu düzenden tek kutuplu düzene geçişin ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel etkileri altında yeni bir vizyon arayışı ve değişim ihtiyacı ile karşı karşıya kalınmıştır. 21. yüzyıla girerken, Türkiye'nin vazgeçilmez hedefi olan çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yöntemi "piyasa ekonomisi, demokrasi, dünya ile bütünleşme" unsurları üzerine kurulu yeni bir vizyondan geçmektedir. Piyasa ekonomisi; devletin tüm mal ve hizmet üretiminden çekilmesi ve dinamik özel sektör ve bireysel girişime dayalı ekonomi. Demokrasi; devlet-birey ilişkilerinde bireyin hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, ancak cumhuriyetin temel kazanımları ve rejimin temel ilkelerini mutlak koruyan, Dünya ile bütünleşme; dünya ile rekabet eden, bölgesel liderlik ve uluslararası kurum ve kurallarda söz sahibi olmak şeklinde algılanmalıdır. Yeni vizyonun önemli bir hedefi Türkiye'nin sahip olduğu değerler itibariyle bölgesel bir merkez ülke olmasıdır. Türkiye ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşamamış olsa bile, 1946'dan bu yana iki kutuplu dünyada Batı bloğunun kurum ve değerlerini benimsemiş ve uluslararası kurumlara katılmıştır. Bu alandaki uygulamaların başarısı ve seviyesi de gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında çok yüksek olmayabilir. Ancak Türkiye; coğrafi olarak bölgesinde yeralan Balkan ülkeleri, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya ve Kafkas Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetleri ile Orta Doğu ve Arap ülkeleri arasında, demokrasi, piyasa ekonomisi ve dış dünya ile bütünleşmeyi uygulayan en eski ve bu alanda en ileri ülkedir. Türkiye, Avrupa Birliği gibi ülkelerüstü siyasi birlikteliklere uzun vadede katılma hedefine sahip olabilir ama, bu birliktelikler nezdinde Türkiye her zaman bir "çevre" ülkedir. "Piyasa ekonomisi, demokrasi ve dünya ile bütünleşme" vizyonu ile yukarıda tarif edilen coğrafi bölgede ise Türkiye bir "merkez" ülkedir. Türkiye'nin dış dünya ile ilgili vizyonu "bölgesel lider" ve "merkez" ülke olmalıdır. 21. yüzyıla girerken iç ve dış unsurların birbirinden ayrılması artık mümkün değildir. Küreselleşmenin önemli bir sonucu ülkelerin ister istemez her anlamda dünya ile bütünleşmesidir. Ülkeler bütünleşmeye direnç gösterse bile toplumlar bütünleşmekte veya bütünleşme talebinde bulunmaktadır. Bu nedenle önümüzdeki döneme ait vizyonun oluşturulması ve özellikle yönetilmesinde kamu diplomasisi, toplum diplomasisi ve dış diplomasi birbirleri ile bağlantılı ve birararada yürütülecektir. Bu üç diplomasinin kendi içinde önceliği yoktur. Türkiye'nin dış diplomaside karşılaştığı sorunları kendi diplomasisi çıkarlarına kullanması veya kamu diplomasisindeki zaafları nedeniyle dış diplomaside zaaflarla karşılaşması ve siyasetçinin bu diplomasileri birbirleri karşısında kullanması dönemi kapanmalıdır. Bu üçünün birarada uygulanması ile Türkiye huzur, refah ve istikrara kavuşabilecektir. Bunun çözümü de dünya siyaseti yapılmasıdır. Vizyon içinde yeralan değişim unsurunda toplumun katılımı önemlidir. Oluşturulacak vizyon ve değişim önerilerinde; toplumsal yapının, üstten ve ideolojik modellere göre biçimlendirilmesi değil, toplumda yeralan sınıfların ve grupların kendi ideolojileri doğrultusunda nasıl bir yapı amaçladıkları ve bu amaca varmak için hangi ortak asgari müşterekler üzerinde uzlaşacakları ortaya konulmaktadır. Ancak bu noktada istikrar arayışını ve toplum düzenini bozacak bir sınıflar ararası çatışmadan da hoşgörü ve uzlaşma ile uzak durulmalıdır. Vizyonun önemli unsurlarından biri de bireysel ve toplumsal özveri ile verimliliktir. Türkiye'nin nüfusuna oranı itibariyle ekonomik, sosyal, kültürel üretimi çok düşüktür. Bunun artırılması daha çok çalışmak, bireysel özveri ve verimlilik ile olacaktır. Bu noktada bireyselcilik toplumsal gelişmenin de en önemli dinamiği olarak öne çıkarılmaktadır. Bireysel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ile devletin bireye yatırımı bu anlamda yeniden düzenlenmektedir. Yeni vizyonun oluşturulması ve uygulanmasında kullanılan temel kriterler, dünya ölçeklerinde değerlendirme, her alanda dünya standartlarının oluşturulması ve başarının bunlar ile ölçülmesi, dünya ile ilişkilerde ise gündem belirlemedir. Türkiye'de ortaya konulan vizyona sahip çıkılması yeterli değildir. Bunun uygulanması ve başarısı gereklidir. Ancak vizyonun uygulanması ve başarısı önünde engeller bulunmaktadır. Bu engeller Türkiye'nin bugün için uzlaşmalar sağlama konusunda sıkıntı çektiği konulardır. Bunlar demokrasi, demokratikleşme, cumhuriyetin temel ilkeleri ile devletin konumu ve devlet ile birey arasındaki ilişkilerin yeniden tarif edilmesidir. Öncelikle bu konularda kuvvetli bir mutabakat ve asgari uzlaşmalar sağlanmalıdır. Aksi takdirde Türkiye için biçimlendirilen vizyon hedeflerine ulaşılması mümkün olamayacaktır. Türkiye'nin yaşadığı sorunların çözümsüzlüğünde, mevcut siyasi anlayışın yetersizliği kadar, siyasi yelpazede merkezin giderek erimesi de rol almaktadır. Merkezin giderek güç kaybetmesinin ardında yatan neden ise, toplumun iç dinamikleri ve beklentileri ile dış dinamiklerin etkileşimini karşılayacak ve toplumun geniş kesiminde uzlaşmalar yaratacak yeni bir dünya görüşünün ortaya konulamamasıdır. KEMAL KÖPRÜLÜ:"THE NEED FOR A NEW VISION IN THE WAKE OF THE 21st CENTURY" Since the foundation of the Republic, Turkey's long-term mission has been to reach the contemporary civilization status, as set by ATATURK. While this vision is retained, in response to the economic, social, political and cultural effects of becoming a single-polar world, there has emerged the need for a revised vision in the 21st century based on "market economy, democracy and integration with the world." Market economy is based on private sector and entrepreneurship, democracy prioritizes individual rigths and liberty in state-citizen relationships, while integration with the world means global competition, regional leadership and participation in world-affairs. The new vision aims at making Turkey a regional leader as the oldest and most advanced in the region in implementing democracy, market economy and integration with the world. In the 21st century, globalization mandates integration with the rest of the world. A new world politics should integrate public diplomacy, community diplomacy and foreign diplomacy. The new vision requires involvement of the community: a bottom-up procedure that overcomes class struggles through tolerance. It also requires individual and public sacrifice and efficiency, essential dynamics of societal transformation. Implementation and success of this vision require redefining democracy, basic principles of the republic and state-citizen relations. The current inadequacy is also caused by the melting of central poltics due to the lack of a new world vision which achieves harmonization and establishes the connection between internal and external dynamics and expextations. Elegans'a mail |