MEHMET OKONŞAR / Piyanist-kompozitör Bireyin liderlik vasıflarını geliştirip, üyelerinin yaşadıkları toplumda "pozitif de¤işimi" gerçekleştirmeyi amaçlayan Junior Chamber Türkiye'nin, faaliyetleri arasında olan "Dünyanın En Başarılı Gençleri-TOYP '99" yarışması Kültürel Başarı Dalında Türkiye Birincili¤ini kazanan Mehmet OKONŞAR, piyanist-kompozitör olarak Türkiye'de başladı¤ı e¤itimini Belçika'da tamamlamıştır. 1982-1991 yılları arasında pek çok uluslararası yarışmada, piyano ve kompozisyon dallarında ödüller kazanan OKONŞAR, 1992 yılından itibaren Türkiye'ye yerleşti. Sanatçı, gerek yurdumuzda gerekse Avrupa, Amerika ve Japonya'da konserlerini sürdürmekte. Kariyerinizdeki gelişimden biraz bahseder misiniz, lütfen? Henüz Brüksel Kraliyet Konservatuarı'nda ö¤renci iken, Kiwanis International tarafından ünlü Belçikalı piyanist J.CI. VANDEN EYNDEN'in yönetiminde kurulan ve konser piyanistleri yetiştirmek amacıyla açılan "Avrupa Yüksek Müzik E¤itim Merkezi"ne yüzlerce konservatuar ö¤rencisi arasından seçilen dört ö¤renciden biri oldum. Burada, ola¤an konservatuar e¤itiminin yanısıra, konsertisli¤e yönelik e¤itim aldım. Bu sırada 1982 yılında, Anvers'te Uluslararası Genç Virtüözler Yarışması'nda birincilik alarak ünlü Anvers Filarmoni Orkestrası ile konser verdim. 1986 yılında Brüksel Kraliyet Konservatuarı Yüksek Piyano Bölümü'nden %100 puan alarak, en yüksek derece ile mezun oldum. Aynı yıl aynı okulun Kompozisyon Bölümü'ne girerek Kompozisyon ve Orkestrasyon dallarında 1989 yılında %96 puan ile mezun oldum. 1989 yılında Paris'te düzenlenen uluslararası J.S. BACH yarışmasında ikincilik alarak Paris'in ünlü "Salle Gaveau" konser salonunda konser verdim. 1991 yılında ABD'nin Utah eyaletinde, Salt Lake City'de 1100 piyanistin katıldı¤ı uluslararası "Gina Bachauer" yarışmasında altıncılık alarak dünya sahnesinde yerimi perçinledim. Buradaki performansım Türkiye'de Tempo Müzik tarafından piyasaya sürülen bir CD'de yayınlanmıştır: "Mehmet OKONŞAR Live Salt Lake City". Aynı yıl Belçika'nın Enghien kentindeki "Academie International des Arts"da kompozisyon dalında, piyano ve elektro-akustik müzik dallarında biri altın biri bronz iki madalya kazandım.1992'de bu CD'yi duyan, yaşayan piyanistlerin en büyüklerinden olan Alexis WEISSENBERG, özel bir burs çıkararak beni İsviçre'ye davet etti. Burada bu büyük usta ile çalışmak için seçilmiş 8 stajyerden biri oldum. Paris, New York, San Francisco, Tokyo, Brüksel, Anvers, Amsterdam, Rotterdam, Roma, Atina, Calgary, Salt Lake City, Ljubljana (Festival) gibi şehirlerde ve "Salle Gaveau", "Concertgebouw" gibi ünlü konser salonlarında resitaller verdim. Avrupa, Amerika ve Japon basınlarında piyanodan elde etti¤im renkler, özgün yorumlarım, eklektik repertuarım ve sahne karizmam ile dikkat çekerek birçok makaleye konu olmuşumdur. Son olarak geniş kapsamlı ABD ve Japonya turneleri yaptım. ABD turnesinde (1998) 6 eyalette toplam 7 konser vererek, ABD'nin en ünlü Üniversite (Columbia, Texas at Austin, Arizona State gibi) salonlarında çaldım. Japonya turnesinde ise PTNA'nın (Piano Teachers National Association) ulusal piyano yarışmasında jürilik yapmam için davet edilen tek Türk sanatçısı oldum. Bunun yanısıra Japonya'da, tümü Japon mesleki kuruluşları tarafından düzenlenen 3 konser ile dersler verdim. Ödüllü bir internet sitesine sahip olan (http://members.xoom.com/okonsar) bir sanatçı olarak, piyanist kariyerimin yanısıra, elektronik-müzik ve bilgisayar ile müzik dallarındaki çalışmalarımı da Ankara'da en ileri teknolojiye sahip, kendi tasarımım olan stüdyomda sürdürmekteyim. Aktivite alanınızın içeri¤ine ba¤lı olarak yaşadı¤ınız zorluklar hakkında da bilgi verir misiniz? Sanat kariyerinin zorlukları herkes tarafından bilinmektedir. Bunun yanısıra, yurdumuzda "sanatçı" kavramı belirsizdir. Bu yüzden branşımda kesinlikle gerekli olan devlet deste¤i, belirsiz yönlere da¤ılmaktadır. Branşımda, dünyada yerleşik dinsel ve etnik lobiler son derece güçlüdür ve bunların kapıları dışarıya (örne¤in Türk sanatçılara) kesinlikle kapalıdır. Ne yazık ki bir Türk sanat lobisi yoktur ve bu yönde hiçbir girişim de bulunmamaktadır. Buna ra¤men uluslararası camiada ismini duyuran "gerçek" Türk sanatçıları aslında sanatsal başarılarının yanısıra, çok daha zor birşeyi de başarmış olmaktadırlar. Yurtdışında durum böyle iken yurtiçinde ise kendini yenileyememiş ve dünyadaki gelişmelerden kopmuş bir "sanat tekeli" vardır. Bu "tekel", iç piyasaya yeni sanatçıların girmesini mümkün oldu¤unca zorlaştırarak, sanatta kesinlikle şart olan "rekabet"i ortadan kaldırmak istemektedir. Bu durumda Türk sanatçısı oldu¤umuz için dışarıda görmedi¤imiz deste¤i, gene Türk sanatçısı oldu¤umuz için Türkiye'de de görmemekteyiz. MEHMET OKONŞAR: " LACK OF GOVERNMENT SUPPORT FOR YOUNG ARTISTS" Pianist and composer, Mehmet OKONSAR has been honoured by the TOYP'99 with first place in their "Arts" category. While still a student at the Brussels Royal Conservatoire, I was among the four students selected to be trained as a concert pianist at the "European Music Centre for Higher Education". In 1982, I came first in the Anvers International, Young Virtuoso Competition. In 1986, I graduated with highest honours from the Brussels Royal Conservatoire, from the departments of Piano, Composition and Orchestration. I played in concert at Paris famous "Salle Gaveau" salon, where I came second place in the J.S. Bach Competition. I entered the international concert circult with the Salt Lake City. "Gina Bachauer" competition where I placed 6th among 1100 pianists. There is a Tempo Music CD of this concert. I also won two bronze medals from the "Academie International des Arts" for composition. One of the greatest living masters of the piano, Alexis Weissenberg offered me a special scholarship to work with him in Switzerland. I have the honour to be one of his 8 protogés. I have given recitals in many of the world's major cities. My latest tour was of Japan and the US. The difficulties of a career in the arts is a subject of which all are aware. The concept of "Art and Artists" has not been defined in our country. Government support is spread thin in indefinite categories. In my branch of art, religious and ethnic lobbying has great influence. Doors are shut to outsiders (Turkish artists). Unfortunately, not only is there no Turkish lobby, there are no attempts being made to create one. In Turkey, the artistic clique prefers the status quo and puts difficulties in the way of fresh competition. We, as young artists are confronted with obstacles in Turkey as Turkish artists and obstacles abroad again as Turkish artists. Elegans'a mail |