MEHMET HOTİÇ / ALTINYILDIZ NetWork Genel Müdürü Türk konfeksiyon sektöründe, 45 yıllık bir ustadan, Altınyıldız'dan bir dünya markası doğdu: NetWork! Mehmet HOTİÇ'le NetWork'ün doğuşunu, Altınyıldız'ın yeni binyıldaki hedeflerini konuştuk. NetWork nasıl bir düşünceyle oluştuş Altınyıldız kadar köklü bir kurum nasıl böylesine kabuk değiştirdi? Benim görüşüme göre, iş hayatında yolumuzun açık olması için devamlı olarak vizyonumuzu tazelemek zorundayız. Gümrük Birliği 1 Ocak 1996'da başladı. Bu, herhangi bir tarih gibi gözükse de, Türkiye'yi ticari, sınai hayatında en az 10-15 yıl yoğun etkileyecek bir süreç. Türk ekonomisi için yeni bir milat gibi. Daha önce ürünlerimizi 60 milyonluk nüfusu olan kapalı bir pazarda kendi maliyet standartlarımızla, kendi beğenimizle müşterimize sunuyorduk. Müşterimiz de bir anlamda seçenek hakkı olmayan bir tüketici kimliğine sahipti. 1996 yılından bu yana pekçok sayıda değişik otomobil markası pazarda, hatta sigara almak kadar kolay otomobil almak. Bu çeşitlilik beyaz eşyada, konfeksiyonda, tekstilde de oldu. 1994-1995 yıllarında da bunu farketmiştik. Biz de "vizyonumuzda stratejik planlama- yönetim dediğimiz bir bakış açısı içersinde bize yönelik rekabetle nasıl başedebilirizş" sorusunun cevabını aramaya başladık. O dönemde aldığımız karar: "Madem dünya buraya mal satmaya geliyor. Biz de dünyaya mal satmaya gidelim" oldu. Almanya'da bir şirket kurarak, yurtdışında 15 satış noktasında Agent adıyla Altınyıldız kumaşını satan pazarlama organizasyonlarını oluşturduk Bu iş, bir anlamda tekstilde içteki rekabete karşı dışarıya mal satarak, içerdeki pazar kaybını dışardaki satışlarla dengelemek ve büyümeye devam etmekti. Bu, bize tekstil kor-business dediğimiz geçmiş son 4-5 yıldaki gelişme sürecini gösteriyor. Bu gelişmeyi yaparken tekstilde kalmak zorunda olmadığımızı da farkettik. 1996 yılında Altınyıldız'da tekstili aynen koruyarak, elimizdeki yönetim kültürünün, bilginin, değerin, insan kalitesinin tekstilden bir sonraki safha olan konfeksiyon ve mağazacılıkta başarılı olmaya yeterli olduğunu düşündük. İlk ve kolay pazar, 60 milyonluk Türkiye idi. Önce iç piyasada markanın ve ürünün güçlenmesi gerekiyordu. 1997 Ekiminde işe başlayarak 17 mağaza açtık. Hem de dünyadaki Anne Taylor, Ralph Lauren gibi çok büyük markalara konfeksiyon ürünü ihraç etmeye başladık. Benim görüşüme göre, sektörde büyüme hızlıysa bizim de firma olarak büyümeye devam etmemiz gerekiyor. Sektörde büyüme hızı yavaşlıyorsa, o firmanın büyüme çabası, karlılığı düşürecek bir yaklaşım. Biz de bu nedenle tekstilde daha büyümek yerine, elimizdeki kaynakları katma değeri daha yüksek olan konfeksiyon ve mağazacılığa kaydırdık. Gördüğümüz o ki, 2 yıllık sürede yaptığımız operasyon ve yatırımlarla bugün 45 milyon USD'lik satış gücüne kavuştuk. Aynı dönemde eldeki fonlarımızı tekstile koymuş olsaydık bu kadar büyüme şansımız olmayacaktı. Sonuçta biz bunları danışmanlarımızla bir "stratejik yönetim" planı dahilinde uyguluyoruz. Yalnız, dünyadaki genel eğilim Uzakdoğu'nun ucuz işçili, ucuz maliyetli ürünlerine doğru bir kaynak değişimi olduğu yolunda. Bu durumda, Türkiye'deki tekstilin büyüme hızı on sene evvelki kadar olmayacak. - Bu işi yaparken, yatırım sermayenizde bir değişiklik yaptınız mı? Aslında biz bunu, şirkette sermaye artırımı yapmadan gerçekleştirdik. Yurtdışında yatırım yapmaya kalkarsak orada paranın maliyeti buradan çok daha ucuz. Bir Avrupalı, Amerikalı projesini alıyor, bankaya gidiyor. Projesini banka desteklerse parayı veriyor. Tabiki, bir güvence gerekiyor. NetWork'teki kritik nokta çok parayla yapılması değildi. NetWork sonuçta dünya standartlarında olması gerektiği gibi planlandı. - Makine parkınızda yenilenme oldu mu? 45 yaşında bir şirket deyince avantajları var elbette. Güven, geçmişten gelen kurum kültürü gibi. Bir de riski var; eskimek. 1993-94'den bu yana yaklaşık 30 milyon USD yatırım yaptık. şu anda dünyanın en ileri tekstil teknolojisine sahibiz. Yeni trendlerde insanlar hem şık hem rahat olmak istiyor. Strech denilen lycralı kumaşlar rahatlığa cevap veriyor. Ütü ihtiyacı yok. Seyahate giderken 2-3 gün aynı elbiseyle dolaşıyorsunuz, pırıl pırıl duruyorsunuz. - Kaç yıldır Altınyıldız'dasınızş 45 yıllık bir kurumda yenilik yapmak için şövalye ruhuna ihtiyaç var. şövalye de sizsiniz herhalde? Altınyıldız'da 6 sene oldu. Çok fazla değilse bile biraz şövalye imajım var galiba. Burda benim bir avantajım vardı. şirketin ortakları da böyle bir gelişmeye destek veren kültüre sahip kişilerdi. Akılcı fikirlere, projelere destek verdiler. Bu da hızlı yolalmamızın en önemli sebebi. Almanya'da bir şirket kurmuştuk. Bu şirketin cirosu 4 yıl sonra 50 milyon marka geldi. Amerika'da bir şirket kurduk. Orada yeni yatırımlara gidiyoruz. Başarıyı görüp, tekrarlamak gerekiyor. Bir şey yapıp ispatlamak bize güven veriyor. Altınyıldız Network artık Türkiye pazarına sığmayacak kadar büyük bir mesele. Bunun en önemli yanı insan gücü kalitemiz. Altı senedir arkadaşlarla devamlı olarak genç insanları büyütmeye çalıştık. Burda 8-9 üst yöneticimiz var. Hepsi iç bünyeden yetişmiş insanlar. Bu da insan gücüne önem vermemizden kaynaklanıyor. Ne kadar başarılı adamınız varsa işi büyütme şansınız da o kadar fazla oluyor. Bu da başka parametre. Türkiye'de en çok ihtiyacımız olan şey cesaret. Sporda da örneklerini görebiliyoruz. Galatasaray, diğer takımlardan daha iyi sonuçlar alıyorsa yurtdışında, fark, cesaretten ileri geliyor. Onun yanına kaliteli insan gücü eklenince bir engel kalmıyor. - Üretim adediniz, hedef kitleniz nedir? Altınyıldız, bugün Avrupa'da yün-lycra kumaş üretimi yapan bir şirket. Bizim konfeksiyondaki yapımız ise oldukça esnek. Günde yaklaşık 1500 adet ceket üretmeye devam ediyoruz. Sonuçta kapasiteniz nedirş derseniz, doğru fiyattan sattığımız takdirde kapasitemiz var demektir. Büyümek için engelimiz yok. Doğru müşteri doğru fiyat. Hedef kitlemizi ise kategorik düşünmek istemedik. Erkek veya kadın kendisini dinamik bir şekilde yaşamaya yönlendirmiş insanlar gelir. Biz ekonomik gelir sınıfına göre değil, yaşam tarzına göre müşteriyi seçmeye çalışıyoruz. Bir işadamı 1 sezonda 4 takım elbise alması gerekiyorsa, Altınyıldız'dan 2 elbise alıp, daha iyi giyinebilir. Bizim sattığımız ürün fantezi değil, müşterinin ihtiyacı olan. - AB'ye aday ülke olmamızdan sonra 2000 yılı için düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? 2000 yılında tekrar büyümeye devam edeceğiz. İç pazarda mağaza sayımızı artıracağız. NetWork Altınyıldız olarak daha çok şehirde, daha çok insanla buluşacağız. Ürün fiyatı bakımından da daha çok insanı kucaklayacak, orta fiyat grubundaki müşteriyi de kendimize çekeceğiz. Sanırım 2000 yılının sonbaharından önce Avrupa'daki konfeksiyon fuarlarına katılmaya başlayacağız. 2000 senesi sonbaharından itibaren de ürünlerimizi NetWork markasıyla ihraç etmeye hazır olacağız. Madem ki Türkiye pazarında artık biz bize değiliz. Bizim kadar İtalyanlar, Fransızlar, Amerikalılar ve Uzakdoğulular var. Biz dışarı gitmezsek aynı alanda sıkışma olacak. Bir asansör 16 kat devamlı çıkarken hep içeriye giren var, çıkan yoksa, en son kata gelindiğinde hava dahi kalmayabilir. Bu anlamda bakarsak, Türkiye'deki genç işadamları ve yatırımcıların yurtdışındaki pazarlara gitmeleri, vizyonda bu pazarlardan pay almaya bakmaları, stratejik yönetime yönelmeleri gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde iç pazar yeterli olmayacak. Biz ne kadar kendimizi Avrupalı görsek bile, bir Avrupalının, Amerikalının cesaretinin getirdiği karar mekanizmasına sahip değiliz. Fransız bir genç 16 yaşında motosikletine atlayıp, dünyayı dolaşabiliyor. Türkiye'den bir gencin trene atlayıp, Uzakdoğuya gitmesi için annesinden tamamen kopması gerekiyor. Bu nasıl bir yaklaşımsa? - Tekstilde bir markanın böyle doğması heyecan verici. Sektörün cesaretinin kırıldığı zamanda Altınyıldız yeni bir yüzle ortaya çıktı. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Bu güzel bir tanımlama aslında. Tekstilde ve konfeksiyonda moral bozukluğu vardı Türkiye'de. Son iki yılda iç pazardaki daralma, düşen satışlar, bir anlamda bir heyecan gerekiyordu piyasada. Konjonktüre esir olmamak gerekiyor. Piyasadaki şartların getirdiği sonuçlara katlanmak zorunda değiliz. NetWork buna bir örnek oldu. Doğru bir ürün, doğru bir felsefeniz varsa, konseptiniz doğruysa konjonktür ne olursa olsun başarılı bir iş şansınız var. Biz NetWork'le piyasaya moral kazandırdık. Piyasa ataletli idi, yenilik yapmaya gitmiyordu. Onlar da NetWork'le farklı şeyler yapılacağına inandılar. Zannedersem bizden sonra başka markalar da yenilik yapma yoluna gidecektir. MEHMET HOTİÇ: "NETWORK WAS PLANNED IN ACCORDANCE WITH WORLD STANDARDS" If we are to be successful in our businesses, we should continuously renew our vision. We decided to change our company's vision during the 1994-1995 period, so as to become more competitive. We then set up a company in Germany to market Altınyıldız fabrics under the name "Agent". We at the same time also realized that we did not have to restrict ourselves to textiles and in 1996 we moved to ready made clothing. Naturally, the first and easiest market was Turkey with its population of 60 million. We opened 17 stores in October 1997. Today our sales volume stands at 45 million dollars. A 45 year old company naturally has certain advantages such as confidence and a long standing institutional culture. We have made investments in value of around 30 million dollars since 1993-94. We currently possess the most advanced textile technology of the world. Altınyıldız is now so great that it cannot be confined to the Turkish market. We shall continue to grow during the year 2000 and shall be ready to export our products under the "NetWork" brand name by the year end. I believe young businessmen and investors in Turkey should enter the foreign markets, endeavor to obtain a share of these markets as part of their visions, and start to apply strategic management techniques. Otherwise, the domestic market shall remain insufficient for them. If you have the right product, the right philosophy and the right concept, you have a good chance to do successful business regardless of the conjuncture. We have helped the market gain morale with our "NetWork". After seeing "NetWork", the market which had remained idle realized that different things could be done. Elegans'a mail |