Beyhan TÜRKOĞLU: Tartışma, genişlemesi AB'nin hangi koşullarla olacağı üzerine yapılmalı. Avrupa Birliği'nin, yaşlı kıtaya yakıştırılan "uyuşukluğu" üzerinden silkerek, 21.yüzyılın hemen hemen en dinamik bütünleşme modelini yaratmak üzere bir süredir arka arkaya önemli adımlar attığı bu dönemde TOBB Brüksel Temsilcisi Beyhan TÜRKO/LU'ndan AB'nin genişleme stratejisindeki son değişiklikleri değerlendirmesini istedik. AB Komisyonu, aday ülkelerin bütünleşme yolunda katettikleri mesafeyi değerlendirmek ve Helsinki Zirvesi'nde alınacak kararlara esas olmak üzere genişleme konusundaki "yeni strateji"yi de içeren "Gelişme Raporları"nın ikincisini Ekim ayı ortalarında Parlamento'ya sundu. AB'nin genişleme stratejisinin bu yeni biçimi ülkemizde daha çok "Türkiye'nin adaylığının resmi olarak kabulünün önerilmesi" bakımından yankı bulmuştur. Oysa, stratejiye getirilen son değişiklikler AB'nin gelişme çizgisinin belirlenmesinde önemli rol oynayacak birtakım unsurları içermektedir. AB Komisyonu'nun "Genişleme Dosyası" ile ilgili olarak ortaya koyduğu son öneriler PRODI Komisyonu'nun bu alanda radikal bir değişime damga vurma eğiliminde olduğunu göstermektedir. AB'nin önündeki en çetrefil siyasi dosyaların birinde önerilen yeni strateji, eski stratejinin birkaç önemli temel taşını yerinden oynatacak gibi gözükmektedir. Yeni stratejide, örneğin birinci-ikinci grup ayrımı ortadan kalkmış, "parallellik" ilkesi konulmuş, Türkiye'ye uzun süredir verilemeyen "aday" statüsü verilmiştir. Komisyon önerilerinin Aralık Helsinki Zirvesi'nde büyük bir değişikliğe uğramadan kabul edilme ihtimalinin bir hayli yüksek olduğu belirtilmektedir. Bir kısım yorumcular, yeni Komisyon'un sözkonusu değişimdeki rolünü inkar etmemekte ancak, bir anda ortaya çıksa da bu değişimin bazı noktalarında temellerin daha önceden atılmış olduğunu ileri sürmektedirler. Türkiye'ye ilişkin kararın da, Türkiye ile Yunanistan arasında bir süredir gelişmekte olan yumuşama atmosferi sonucunda alınabildiği belirtilmektedir. Yine de değerlendirmeler çok büyük ölçüde, bu hareketin bir dönüm noktası olduğu noktasında yoğunlaşmakta, PRODI ve ekibinin siyasi cesareti takdir edilmektedir. Yeni Strateji ilk olarak genişleme konusundaki engelleme manevralarının anlamsızlığını ortaya koymuştur. Genişleme kaçınılmazdır ve hem AB hem de aday ülkeler açısından tarihi bir fırsattır. Bundan böyle tartışma, genişlemenin olup olmayacağı değil, hangi koşullarla olacağı üzerinde yoğunlaşacaktır. Komisyon'un son önerileri işte bu "nasıl" sorusuna verilen karşılıktır. Yeni stratejinin temel özellikleri şunlardır: İki grup uygulaması sona ermiştir: İkili gruplandırma bu gruplardan birincisinin kısa zamanda AB'ye gireceği, diğer grubun ise belirsiz bir süre bekleme odasında tutulacağı şeklinde yorumlanıyordu. Bu arada birtakım üye ülkeler de ikinci gruptaki bazı aday ülkelerin farklı muamele görmesini arzu ediyordu (örneğin İskandinav ülkeleri Baltık ülkelerini destekliyordu). Bu durum özellikle ikinci gruptaki adayların şevkini kırdığı gibi, Helsinki Zirvesi'nde istenmeyen tartışmalar ve pazarlıklara da yolaçabilir diye düşünülüyordu. Yeni strateji ile tüm bu olumsuz ihtimallerin önüne geçilmiş olmaktadır. Her ülke ile ayrı müzakere yapılacak ve her ülke "kendi hazırlık derecesine göre" değerlendirilecektir. Sözler ve gerçekler arasında bağlantı kurulmuştur: Herhangi bir alanda açılan müzakere ancak, o alandaki AB mevzuatının kabulünün yanısıra, hakkıyla uygulanması halinde kapatılacaktır. Yeni stratejideki en önemli unsurun bu olduğu ifade edilmektedir. Diplomatik müzakerelerde sözler verip büyük taahhütlere girilmesi nispeten kolaydır. Oysa gerçeklerle yüz yüze gelinince, yani bu taahhütleri verilen takvim çerçevesinde hayata geçirmeye sıra gelince, bunun hiç de kolay olmadığı görülmektedir. Oysa AB yarım üyelik istememektedir; üyelik tüm sorumlulukları ve hakları ile gerçekleşmelidir. Türkiye'nin üyeliğinin AB için olumlu olduğu Yunanistan dahil tüm üyelerce kabul edilmektedir: "Türkiye, Helsinki'de aday ilan edilmelidir" denilmekte ancak, müzakerelerin başlayabilmesi için, diğer tüm adaylardan olduğu gibi Türkiye'den de Kopenhag kriterlerine uyması talep edilmektedir. Yine de, Komisyon'un yeni strateji paketinde bir eksiklik olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır. Topluluk mevzuatının sadece bir hukuk, kurumlar ve prosedürler paketi olarak kabul edilmesi ve entegrasyonun çıkış noktasında belirleyici olan "ülkeler arasındaki anlaşmazlık ve uzlaşmazlıkların temelli olarak ortadan kaldırılması" amacının yeterince vurgulanmaması eleştirilmektedir. Bu değerlendirmelere göre, topluluğun başlangıcında kurucular arasındaki nefret ve çatışma bugün örneğin Yugoslavya ve bazı diğer Avrupa ülkelerinde görülenden daha az değildi. Bu çerçevede yeni stratejiye aşağıdaki hususların açıkça ilavesi istenmektedir. · Topluluğa katılmadan önce tüm uyuşmazlıkların çözümü gerekir. · AB ile serbest ticarete başlamadan önce komşular ile serbest ticaret sağlanmalıdır. · AB ile işbirliği yapılırken komşularla ve yakın bölge ülkeleri ile işbirliği ihmal edilmemelidir. · Bu ülke, AB'den kendi vatandaşları için eşit muamele talep ederken, bu ilkeyi önce din, dil, ırk farklılığı gözetmeden kendi ülkesinde hayata geçirmelidir. · En nihayet, üye sayısı otuza çıksa da AB'nin ortak ülkü ve hedeflerden yoksun, sadece malların serbest dolaşımı ve hükümetlerarası işbirliği çerçevesinde şekillenmiş bir yapıya dönmesinin mutlaka engellenmesi istenmektedir. BEYHAN TÜRKOĞLU NURAY: "THE EU WILL INEVITABLY EXPAND" Momentous steps have been taken by the EU towards creating a dynamic, united Europe for the 21st century. The European Commission has presented its October "Development Report" to the European Parliament. This report evaluates the progress made by candidates for full membership on the basis of Helsinki Summit decisions. It sets out the "new strategy " for enlargement whereby Turkey is officially accepted as a candidate. The latest proposals from the PRODI Commission show that it supports radical change. It has replaced the idea of second class candidates with the principle of "parallelism". Turkey's candidacy is welcomed as a positive development by Greece and all other EU members but Turkey must conform to Copenhagen criteria before becoming a full member. It is likely that the Commission's proposals will be accepted at the December Helsinki Summit with little change. Observers agree that the friendly atmosphere between Turkey and Greece will have a positive effect on decision results. The PRODI team is admired for its political courage and their new strategy is deemed a turning point for EU enlargement policy. Enlargement is inevitable and presents a historical opportunity for candidates. From now on discussions will focus on the "how" of enlargement, not the "if". The PRODI Comission's answer to the "how" of the new strategy: The idea of two groups of candidates is rejected because it blunted enthusiasm and gave rise to undesirable disputes and bargaining with the second group of candidates, who would have had to wait an indefinite period for acceptance. The new strategy calls for separate evaluation of each country according to its own particular degree of development. New strategy demands are: International disputes must be settled. Free trade must be established with neighbouring countries. Cooperation with non-EU neighbours is important. Equality for all citizens, regardless of race, creed or language must be established. Elegans'a mail |